2011 Fizik bölümü mezunumuz Alhun Aydın’ın Zamandaki Yabancı ismini taşıyan ilk müzik albümü çıktı. Alhun’la bir araya gelerek müzik kariyeri ve yeni albümü hakkında konuştuk.

Merhaba Alhun, öncelikle albümünden dolayı seni tebrik ederiz. Mezunlarımıza kendini tanıtır mısın?

Teşekkür ederim. Koç Üniversitesi Fizik bölümü 2011 mezunuyum. Şu anda İTÜ Enerji Enstitüsü’nde yüksek lisans yapıyorum ve aynı zamanda araştırma görevlisi olarak çalışıyorum. Bunun yan sıra, beste yapıyorum, şarkı yazıyorum, gitar ve klavye çalıyorum ve şarkı söylüyorum.

Müzikle ilgilenmeye ne zaman, nasıl başladın?
Çok küçük yaşlardan beri müzikle ilgileniyorum. 5-6 yaşlarında, okula başlamadan önce ailem müzik seti almıştı, başından kalkmazdım. 90’larda çocuk olanlar bilir, o zaman kasetler vardı. Neredeyse ortalama bir kasetçi dükkanındaki kasetlerin yarısı kadar kaset vardı bizde, çoğunu da ben aldırmıştım. Ses de kaydedebilen kasetçalarımız vardı bir tane. O yaşlarda yaptığım besteleri kasetlere kaydederdim. İşte onlardan bazıları albümde de yer alıyor 🙂

Koç Üniversitesi’nde müzikle ilgili neler yaptın?
Aklımda hep kendi müziğimi yapma hayalim vardı. Ancak sahne ve takım çalışması deneyimi ve tabii daha çok da keyif için vokalist/gitarist olduğum bir müzik grubu kurmuştuk Koç’ta. 2009 yılında Amatörfest’te Hard Rock/Heavy Metal tarzında cover parçalardan oluşan bir repertuarla Underodeon’da konser verdik. Öğrenci Merkezi’nde kurulan Rehavet Panayırı’nda da grubumuza o konserlik davet ettiğimiz müzisyenler eşliğinde Nostaljik 90’lar Türk Pop konseri gecesi yaptık. Sonrasında ise kendi müziğimle ilgili çalışmalara devam ettim.

Yüksek lisans ve müzik bir arada nasıl gidiyor?
Ciddi anlamda müzikle uğraşmak, profesyonel albüm kaydı gerçekleştirmek oldukça zaman alan bir süreç. Müziğin yanında bir de öğrencilik ve akademik iş hayatım var. Makaleler, sınavlar, konferanslar ve tez derken albümün çıkışı tahmin ettiğimden çok uzadı tabii. Ancak yaptığım iş müziğimi yapmama engel olmuyor, bundan çok memnunum.

Albüm çıkarma fikri nasıl doğdu?
2007 yılında yaptığım müziği artık insanlara ulaştırma ihtiyacı hissetmeye başladım. Albüm kayıtlarının temelleri de o yıllarda atıldı. Üniversite yıllarım ve sonrasındaki yıllar kendimi her açıdan geliştirmeme olanak sağladı. Albümü çıkarana kadar geçen süreç içinde bir sene süreyle Pentagram’ın eski solisti Murat İlkan’dan şan dersleri aldım. Bu albümle amacım, yaptığım müziği insanlara duyurabilmek, hissettiğim duyguları müziğim aracılığı ile onlarla paylaşmak ve benim gibi zamanda yabancı olan insanları görüp yalnız olmadığımı ve tabii ki onların da yalnız olmadıklarını göstermekti.

Bize biraz albümü anlatır mısın? Albümün nasıl bir tarzı var? Şarkıların sözleri ve müzikleri kime ait? Albüm için kimlerle çalıştın?
Albüm, günümüzde popülerliğini maalesef yitirmiş olan klasik rock, progressive rock ve heavy metal tarzlarında şarkılar içeriyor. Albümde yedi Türkçe, dört İngilizce ve bir enstrümantal olmak üzere on iki şarkı var. Tüm şarkıların söz ve müzikleri bana ait. Aynı zamanda bateri dışındaki enstrümanların tamamını (elektro gitar, akustik gitar ve MIDI klavye) ben çaldım ve söyledim. Kayıtları ise Saints ‘N’ Sinners grubunun gitaristi Deniz Tuncer prodüktörlüğünde Beef Sound stüdyosunda yaptık. Enstrüman çeşitliliğini gelişen bilgisayar teknolojisinin yardımıyla sağladık. Albümde birden çok tarzı birleştirerek sanatsal kaygıyı kaybetmeden genel dinleyicinin de ilgisini çekecek şarkılar yapmaya çalıştım, “Yalnız Ellerim”, “Aslında” ve “Gölgelerin Aydınlığı” gibi. Bunun yanı sıra karmaşık ve progressive ögeler içeren “Childhood Dream”, “Stranger in Time” ve “Benim Bir Dileğim Var” gibi şarkılar da var. Bilimsel araştırmalarım da kuantum fiziği alanında olduğu için bu konuda da şarkı yazdım. Bu bağlamda “Revenge of the Schrödinger’s Cat” şarkısının sözlerine fizikçilerin özellikle dikkat etmesini öneririm. Kısaca her dikkatli dinleyici kendinden bir şeyler bulabilir diye düşünüyorum.
Albümün adı nereden geliyor?
Günümüzün yozlaşmış popüler müziğine karşı olan tepkimden ve geçmişin müziklerine olan özlemimden yani kısaca kendimi bu zamanda bir yabancı gibi hissetmemden dolayı albümün adı “Zamandaki Yabancı”. Bunu müziğime de yansıttığımı düşünüyorum. İnsanlarda kaliteli müzik popüler olmaz, underground kalır veya en azından öyle olmalı diye bir algı var. Oysa dünya müzik tarihi kaliteli, sanatsal kaygı içeren müziklerinden popüler olabildiği dönemler gördü. Örneğin progressive rock, hard rock ve classic rock’ın popüler olduğu 70’ler, ve heavy metal’in popüler olduğu 80’ler. Elbette her dönem iyi müzik yapan insanlar çıkmış olsa da, bir daha hiçbir zaman popüler kültür tarafından benimsenememişlerdir. Bazıları bu durumun, yani kaliteli müziğin artık popüler olmayışının “güzel bir şey” olduğunu söyleseler de ben böyle düşünmüyorum. Bu konuya bencil bakmamak lazım. Ticari değil de sanatsal kaygı ile yapılmış olan iyi müzikler olabildiğince çok insana ulaşmalı. Müziğin derinliğini, hissettirdiği duyguları ne kadar çok insan hissederse o kadar o müzik anlaşılır ve değerine değer katar. Eskiden müzik sektörü insanların ne dinleyeceğini radyo ve televizyon gibi araçlarla belirleyebiliyordu. Buna ek olarak bugün başka araçları da var. Ancak bugün internet sayesinde başkalarının empoze ettiklerini değil, kendi istediğimiz müzikleri de dinleme imkanına sahibiz. Ben doğru yönlendirildiği takdirde bunu toplumu sanatın seviyesine çıkarmak için gayet iyi bir fırsat olarak görüyorum.

Albümün çok güzel bir kapağı var. Bunun için nasıl bir çalışma yaptınız?
Evet, ben de gördüğümde çok beğendim 🙂 Albüm “zaman” ile ilgili olduğu için fikir vermesi açısından zaman teması üzerine resimler araştırmaya başladım. İnternette bu yağlı boya resme denk geldim. Hem konusu itibariyle hem de sanatsal değeri ve orijinalliği itibariyle albümüm için çok uygundu, adeta “Zamandaki Yabancı” için çizilmiş gibiydi. Fakat resmi bulduğum sitede ressam hakkında detaylı bilgi yoktu, sadece Pakistanlı olduğu ve telefonu yazıyordu. Arkadaşlarım aracılığı ile ressama (Zubair Uddin) ulaştım ve resmini albüm kapağımda kullanmak istediğimi söyledim. Çok olumlu karşıladı. Ve işte kapakta 🙂

Bundan sonrası için planların neler?
Her şeyi tek başıma yapmamın dezavantajlarından biri böyle çok enstrümanlı bir müziği haliyle canlı olarak tek başıma icra edemiyor olmam. Ancak şarkılarımı insanlara canlı olarak dinletmek de istiyorum, bu nedenle bir grup kurma girişimleri içerisindeyim. Eğer güzel ve orijinal fikirler bulunabilirse müziğime görsellik de katmak açısından birkaç şarkıya klip çekmek de isterim. Bunlar dışında tabii ki ikinci albüm çalışmalarına da yakın zamanda başlayacağım. Şarkılar hazır sayılır, bu kez umarım uzun süre bekleme olmayacak 🙂

Mezunlarımız albüme nasıl ulaşabilir?
Albüm iTunes, amazon.com, CD Baby gibi internet mağazalarından satın alınabilir ve Spotify veya YouTube üzerinden dinlenilebilir. Bu arada albüm hardcopy olarak da basıldı. İnternetten satın alanlara hediye ediyorum 🙂 Günümüzde pek dinlemek için albüm satın alınmıyor, ayrıca müziğimi ticari bir kaygıyla yapmadığım ve insanların öncelikli olarak albümü “dinlemelerini” istediğim için YouTube’a şarkıları kendim yükledim. Ancak çalışmalarımı beğenenlerin emeğime destek olmaları açısından “durum”ları varsa satın almalarını tavsiye ederim.

Alhun’a röportaj için teşekkür ediyor, albümü alacak mezunlarımıza keyifli dinlemeler diliyoruz.

İş ve özel hayatınızla ilgili paylaşmak istediğiniz güzel haberleri bu sayfalardan mezunlarımıza duyuracağız. Güzel haberlerinizi mezun@ku.edu.tr adresine bekliyoruz.