Merhaba Onur, öncelikle kendini tanıtır mısın?
Merhaba, ben Onur Yalınkılınç, Koç Üniversitesi 2019 İşletme ve Sosyoloji bölümleri mezunu, Tarlamvar’ın kurucu ortağı ve Largo’nun da ortaklarından biriyim. Aynı zamanda eski basketbolcuyum diyebilirim, 12-18 yaşlarımda Anadolu Efes ve Darüşşafaka altyapı takımlarında basketbol oynadım.
Şu sıralarda üniversiteden yeni mezun biri olarak da girişimcilik ve spor yönetimi alanlarında kendimi geliştirmeye, bu alanlarda aktif olmaya çalışıyorum.
Koç Üniversitesi’nde eğitim aldığın dönemden biraz bahseder misin? Nasıl bir öğrencilik geçirdin?
Koç Üniversitesi 2013 yılı Sosyoloji bölümü girişliyim. Yıllarca yoğun tempoda yaşayan, basketbol ve eğitim hayatını bir arada götürmeye çalışan biri olarak üniversite hayatı başlarda biraz sakin geldi diyebilirim 🙂 Öğrenciliğim boyunca dersler ve okul dışı aktiviteler aracılığıyla kendimi geliştirmeye, hem alaylı hem mektepli biri olmaya gayret ettim. Bu düşünceden hareketle; üniversite 2. sınıfta basketbol antrenörlüğü yapmaya, sonraları da girişimcilikle ilgili aksiyonlar almaya başladım. Girişimcilik serüvenimin başlamasında Koç Üniversitesi’nin büyük rolü olduğunu söyleyebilirim; kafa dengi insanlarla tanışmaya, farklı konular üzerinde özgürce düşünmeye ve tartışmaya sevk eden ortamlar sayesinde girişimciliğe olan ilgim arttı ve eyleme geçmeye karar verdim. Bunun sonucunda Tarlamvar ve Largo adında iki farklı girişimin kurucu ortaklığını üstlendim. Üniversitenin eğitim kalitesinin yanında okul dışı bireysel çabalara da büyük destek verdiğini vurgulamak isterim.
Largo’nun hikayesini ve neler yaptığını bizimle paylaşır mısın?
Largo; 21. yüzyıl yemek endüstrisine bambaşka bir yaklaşım getirmeye çalışan bir yemek girişimi. “Şefler için bir performans sahnesi, davetliler için özel bir yemek deneyimi” olarak tanımladığımız Largo, şehrin mimarisi ve tasarımıyla öne çıkan lokasyonlarında pop-up yemek etkinlikleri düzenliyor. Bu mekânlar Galata’da bir ev, bir caz kulübü ya da bir galeri olabilirken şeflere özgürce yaratıcı olabilecekleri bir deneme ve sunum alanı yaratmak en temel amacımız. Özellikle mekân konusunda seçici olmaya gayret ediyoruz. Davetlilere “sihirli bir deneyim” yaşatmaya çalışırken mekân bu konuda çok önem taşıyor. Ben Largo’yu şöyle görüyorum aslında; kısıtlı bütçelere sahip ve restoran açma hayalleri olan gençler olarak bu hayalimizi nasıl gerçekleştirebiliriz sorusunun cevabı gibi. Ve bundan daha da fazlası, sürekli evrilen ve aynı bir konser heyecanında olan yepyeni bir deneyim alanı…
Girişimciliğe atılmanın öğrencilik yıllarında başladığını biliyoruz. Girişimcilik senin için nasıl ve neden sonra başladı?
Az önce belirttiğim gibi; üniversite öncesi yıllarımın basketboldan dolayı yoğun geçmesi beni üniversitede de okul dışı aktivitelerde bulunmaya itti. Burada basketbol ve girişimcilik ilişkisine de ayrı bir parantez açmak isterim, iki alanın da birbiriyle birçok ortak noktası olduğunu düşünüyorum. Sorumluluk alma, takım olma, strateji kurma, dinamizm, yenilgi ve galibiyet gibi birçok kavram iki alanın kesişim noktaları. Bu benzerlikler süreç içerisinde çok hoşuma gitti ve neler yapabilirim diye düşünmeye başladım. Sonrasında kendi çabalarımın yanında üniversitedeki dinamizm, benzer düşüncedeki insanların varlığı kolektif bir biçimde aksiyon almayı mümkünleştirdi ve ilk girişimim olan, çiftçileri kalkındırmayı amaçlayan Tarlamvar’ı kurduk. Tarlamvar; çiftçilerin hayat standartını yükseltmeyi amaçlayan, şehirdekileri de meyve ağacı sahiplendirerek sağlıklı ve izlenebilir meyveyle buluşturan sosyal tarımsal bir girişim. İki Koçlu, bir Boğaziçili olarak ülkemizin tarımsal kapasitesini arttırma, çiftçilerin hayat standartını yükseltme ve tarımda inovatif ve genç bir vaatte bulunma hedefiyle yola çıktık. Benim açımdan da daha önceleri Mersin’de yedi yıl yaşamış olmam, tarımdaki sıkıntılara yerinde tanıklık etmem ve babamın hala tarımla uğraşıyor olması Tarlamvar’ın bir parçası olmamda motive edici etkenler oldu. Ağustos 2017’den Mart 2019’a kadar Türkiye’nin farklı yerlerinde otuz beşin üzerinde çiftçiyle çalışıp binin üzerinde kullanıcıya ulaştık. Süreçten bahsedecek olursak; çiftçileri yerinde ziyaret edip sıkıntılarını dinlemekten tutun, meyve kutularını tasarlamaya, yatırımcı aramaktan, hasata kadar bütün operasyonlarla uğraşmak hem zorlu hem keyif verici bir tecrübeydi. Şu an Tarlamvar’a uzaktan destek olmakla birlikte zamanımın çoğunu Largo’ya ve spor yöneticiliği alanında kendimi geliştirmeye ayırıyorum.
Son olarak mezunlar camiasına yeni katılmış biri olarak mezunlarımızla paylaşmak istediğin ya da genel anlamda eklemek istediğin şeyler var mı?
Bu serüvende şu ana kadar gözlemlediğim kadarıyla paylaşmanın, öğrenmenin, öğretmenin sonu olmadığını, çok farklı alanlardan çok farklı pencerelerden insanlarla iletişimde kalmanın büyük önem taşıdığını gördüm. Evet networking’den bahsediyorum… Ama vurgulamak istediğim samimiyetsiz bir iletişimden öte; paylaşım… Koç Üniversitesi mezunları arasında kendi alanlarında çok başarılı insanlar; liderler, sporcular, akademisyenler, girişimciler bulunuyor, böyle bir topluluğun parçası olmak çok büyük bir fırsat. Bu doğrultuda ben her zaman hem vermeye hem almaya çok istekli olduğumu belirtmek isterim. 🙂
İş ve özel hayatınızla ilgili paylaşmak istediğiniz güzel haberleri bu sayfalardan mezunlarımıza duyuracağız. Güzel haberlerinizi mezun@ku.edu.tr adresine bekliyoruz.