2012 mezunlarımızdan Hilal Başer İstanbul’daki kurumsal hayatının ardından Ankara’ya geri dönerek üçüncü nesil kahve dükkanı Hill Son’s Coffee’yi açtı. Kullandıkları kahve çekirdekleri konusunda oldukça iddialı olan Hilal’le kariyer yolculuğu hakkında konuştuk. Ankara’ya yolu düşen tüm mezunlarımıza Hill Son’s Coffee’ye uğramalarını öneriyoruz.

Merhaba Hilal, kendini mezunlarımıza tanıtır mısın?

Merhaba 2012 yılı İşletme bölümü mezunuyum. Koç Üniversitesi’ndeki maceram 2007 yılında Bilgisayar Mühendisliğini kazanmamla başladı. Daha sonra İşletme bölümüne geçiş yaptım. Öğrencilik yıllarımın en güzel beş senesini üniversitemizde geçirdiğimi söyleyebilirim. Özellikle kulüp etkinliklerinde oldukça aktif olarak görev aldım. KU Gönüllüleri Farkındalık Kulübü, Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziği Koroları bunlardan bazıları. Mezun olduğum sene ise bir hayalimi gerçekleştirme şansım oldu. Koç Üniversitesi Müzikal Kulübü’nün tüm kuruluş süreci ve ilk sahne heyecanına ortak oldum. Bununla alakalı olarak da 2012 yılı mezunları sanat ödülünü aldım. Bu aralar bir hayalimi daha gerçekleştiriyorum. Nitelikli kahve demleme amacıyla eşimle birlikte oluşturmuş olduğumuz kendi markamız Hill Son’s Coffee’yi her geçen gün daha da geliştirmeye çalışıyoruz.

Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra neler yaptın?

Üniversiteden mezun olduktan sonra, bir süre diksiyon, seslendirme ve müzikle ilgili çalışmalarım oldu. Müzikalde elde ettiğim başarıyı yurt dışına taşıyabilir miyim heyecanıyla Los Angeles Music Academy sınavına hazırlandım. Sınavı da kazandım. Ancak o dönemde sanırım biraz daha korkularımla hareket ettim.

Hem Amerika’da daha önceden bulunmuş olduğum için oradaki rekabet ortamı, hem ailemle yurt dışı arasında bir tercih yapmam gerekiyormuş gibi hissetmem, hem de burs başvurularında bulunsam da istediğim ölçüde bursu bulamamam ve maddi özgürlüğümü bir an önce kazanmak istemem gibi türlü türlü sebeplerle Los Angeles Music Academy’e gitmekten vazgeçtim. Bu noktada ülkemizdeki bir açığı söylemek isterim. Özel yetenekli öğrencilerin özellikle de sanat ve sporla ilgilenenlerin daha çok desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. İlerleyen zamanlardaki hedeflerim arasında bu anlamda yetenekli öğrencilere her türlü desteği verebilmek var. Bu sosyal mesaj sonrasında 🙂 sanırım hikayeme kaldığım yerden devam edebilirim. 🙂 Müzik defteri kapanınca bir süre akademik kariyer ve kurumsal hayat arasında kaldım. O zamanlar tam olarak ne istediğimi, neyin beni mutlu edeceğini bilmediğim için önce tezli olarak MBA programına başladım. O esnada özel bir bankanın genel müdürlüğünde MT programlarından birine başvuruda bulundum ve üç aşamalı mülakat deneyiminden sonra uzman yardımcısı olarak göreve başladım. Kurumsal hayat deneyimim bir sene kadar sürdü. Kurumsal hayatın da akademisyenliğin de bana göre olmadığını görünce Ankara’ya ailemin yanına döndüm. O süreçte iki heyecanı birden yaşadım aynı hafta içinde hem tezimi sundum ve hem de evlendim. Evlendikten sonra eşimle birlikte Ankara da yaşamaya başladık.

Ankara’ya dönmeyi düşünüyor muydun? Bu kararı nasıl verdin?

2007-2012 döneminde Ankara’ya dönüş yapacağımı söyleseler gülerdim. Ankara ya dönmeyi hiç istemiyordum. Ama İstanbul’daki bir senelik yoğun iş temposu ve şehrin koşuşturmacasından sonra koşarak Ankara’ya döndüm diyebilirim 🙂

Üçüncü nesil bir kahve evi açtın. Bu süreç nasıl gelişti?

Öğrencilik yıllarım boyunca tüm masa üstü çalışmalarımı, kahve ve çalışma ortamının bir arada sağlandığı mekanlarda yaptım diyebilirim. Özellikle 2010 yılında Berkeley Üniversitesi’nde geçirmiş olduğum yaz okulunda San Francisco ve civarındaki tüm şirin butik kahvecileri keşfetmeye çalıştım. 2012 yılında da Roma’da aynı tecrübeyi edindim. Beni en çok şaşırtan nokta da ülkemizdeki kahve zincirlerinin yurt dışında yok denecek kadar az olmasıydı. Daha sonradan anladım ki kahve işi çok büyük özen, detay ve bilgi gerektiriyordu.

Yani kahve aslında benim için en büyük hobiydi. Kahve eşlikçim iken tüm işleri tıkır tıkır hallettiğimi, bir sürü kitap bitirdiğimi, çok uzun hoş sohbetler gerçekleştirdiğimi fark ettim. Yeterince ilgim ve bilgim de vardı. Bunu neden işe dönüştürmüyorum diye düşünmeye başladım. Ve hayatta ilahi zamanlamaya çok inanırım. Yer, mekan, zaman derken bir baktım her şey hazırdı.

Neler sunuyorsunuz? Ankara’daki diğer benzer yerlerden sizi ne ayırıyor?

Kahvelerimiz sadece Ankara’da değil Türkiye de çok iddialı diyebilirim. Düşük hacimde butik olarak fakat en pahalı ve nitelikli kahve çekirdeklerini kullanıyoruz. Bir işletmenin asıl amacı kar etmek olsa da bizim için nitelikli, doğru kavurma teknikleriyle kavrulmuş kaliteli çekirdeklerin temini çok daha önemli. Kahve çekirdeklerini direkt Endonezya’nın en nitelikli çiftçilerinden getirtiyoruz. Bunun yanında hasat dönemine göre değişen Küba, Rwanda, Colombia, Kenya çekirdeklerimiz de mevcut. Endonezya çekirdekleri ise sadece bize özel. Endonezya volkanik araziye sahip olduğu için kahvelerin aromaları gerçekten çok lezzetli ve ülkemizdeki diğer Brezilya, Afrika, Güney Amerika kahvelerinden çok farklı. Ve bence Türk damak tadına çok uygun, asiditesi düşük aromaları yoğun. İyi kahvenin dışında, güzel bir çalışma ortamı ve titizlikle oluşturulmuş kişisel gelişim ve psikoloji ağırlıklı mini bir kütüphanemiz var. Tamamen kendimizin oluşturduğu iç mimarimiz misafirlerimiz tarafından çok rahat ve ferah bulunuyor. Yiyecek anlamında herhangi bir menüye bağlı değiliz, fakat ekşi maya ekmekli sandviçlerimiz ve kruvasanlarımız hemen hemen her gün oluyor. Bunun dışında benim de elimin değdiği Hill Son’s a özel tariflerimiz de mevcut. Çikolata sevenler için brownie ve ıslak kek arası Hilaries diye bir ürünümüz var şu an en çok o tüketiliyor.

Bundan sonrası icin planların neler?

Aslında yapılacak çok şey var hangi birini anlatsam bilemiyorum :). İlk hedefimiz Hill Son Coffee’nin ürün yelpazesini biraz daha geliştirip, kusursuz bir şekilde işleyişini sağlamak, ardından şubeleşme için teklifler almaya başladık bunları değerlendirmek istiyoruz. Fakat Haziran’da faaliyete geçtiğimizi düşünürsek, sektörde dört aylık bir tecrübemiz var. Bence bu kadar kısa zamanda çok hızlı ilerledik ve emin adımlarla bilgiyi sindire sindire ilerlemek gerekiyor. Hill Son’s Coffee’nin işletmeciliği dışında tamamen kendi bilgi birikimimle oluşturmuş olduğum bir sistem üzerinden kişisel danışmanlık yapıyorum. Dönüşüm çalışması adını verdiğim bu çalışmaları biraz daha fazla kişiye ulaştırıp geliştirmek ve mümkünse işletmelere danışmanlık olarak taşımak ileriki hedeflerim arasında yer alıyor.

Eklemek istediklerin?

Son olarak , Koç üniversitesinde okuduğum için kendimi çok şanslı ve özel hissediyorum. Sadece ismiyle değil, kültürü, bakış açısı ve kimliğiyle tüm hayatımı olumlu yönde etkiledi diye düşünüyorum. O yüzden üniversitede emeği geçen herkese çok teşekkür ederim.

İş ve özel hayatınızla ilgili paylaşmak istediğiniz güzel haberleri bu sayfalardan mezunlarımıza duyuracağız. Güzel haberlerinizi mezun@ku.edu.tr adresine bekliyoruz.