KUMED bünyesinde faaliyet gösteren Koç Mezunlar Tiyatro Topluluğu, 8. yılında Aziz Nesin’in ünlü eseri “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz” ile sahneye çıktı. Ödüllü yönetmen Serkan Üstüner’in yönettiği oyun 1 Haziran’da Koç Üniversitesi Sevgi Gönül Oditoryumu’nda, 3 Haziran’da ise Besa Sahne Cevahir’de seyirci karşısına çıktı. Hem kahkahalar ile izlediğimiz hem de üzerine düşündüğümüz bu keyifli oyunun müzikleri ünlü besteci Timur Selçuk tarafından yapıldı.
İzleyici koltuğunda yüzlerce mezunumuzun ve misafirlerinin, sahnede ise Koç Mezunlar Tiyatro Topluluğunun yer aldığı oyunda bilet gelirinin tamamı Anadolu Bursiyerleri Programı’na bağışladı.

Koç Mezunlar Tiyatro Topluluğu’na bu keyifli oyun için, Anadolu Bursiyerleri Programı’na verdikleri destek için ve mezun camiamıza kazandırdıkları bu gelenek için sonsuz teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Koç Mezunlar Tiyatro Topluluğu üyelerinden Irmak Uzuner’18 ve Ege Özgüven’16’nın kaleminden oyunun hazırlık sürecini, sahne heyecanını ve son teşekkür notlarını haberimizin devamında bulabilirsiniz.

Yaşadığınız gerçeğin, kurduğunuz hayalden daha büyük ve güzel olması nasıl bir his bilir misiniz? Yüreğinizde ufacık bir kıvılcım yakan şeyin gerçek oluşunu, ona sadece sizin değil, yüzlerce insanın ortak oluşunu?

8 sene önce başladı maceramız, profesyonel bir tiyatro topluluğu ile birlikte… Bu süre boyunca kendi hayatlarımızda da bir sürü değişiklik oldu… Bu süreçte anne olduk, baba olduk, terfi aldık, istifa ettik, çok sevdik, ayrıldık, sevdiğimiz kişileri kaybettik, bir bebek anne karnında sahnedeydi, bir çoçuk bizle birlikte sahnede büyüdü çok akıllı bir genç kız oluyor…

Her sene yeni insanlar katılıyor ekibe. İlk tanışma toplantıları, hocamız da yeni birkaç hafta birbirimizin potansiyelini anlamaya çalışmakla geçiyor. Eskiler biliyor birbirlerini ama yeniler alışma süreci yaşıyor. Kiminin yeteneği daha sır gibi kutusu açılmamış öylece keşfedilmeyi bekliyor, kimi ufacık bir hayalle gelmiş. Çok çeşitli bir ekip, kendini sahnede çok iyi bilen de var, bunca zaman sahne korkusundan bu hayalini ötelemiş olan da.

Zamanla ekip daha iyi tanıyor birbirini, her Salı daha bir heyecanla gidiyoruz Anamed’e. Acı tatlı bir çok şey oldu bu süreçte hepimizin hayatlarında ama o kapıdan içeri girince bazen dayanamadık paylaştık her şeyi, bazen sahnenin büyüsüne, ekip arkadaşlarımızın sıcak enerjisine bazen de birlikte iyileşmeye bıraktık kendimizi. İşte böyle böyle adımlar attık. Sanki yıllardır birlikteymişçesine hayatlarımız sahnelerimiz süreçlerimizi iç içe geçiyor.

Oyun seçimi de kolay olmadı hani. Serkan hocanın en doğru seçimi yapacağını hissediyor ve biliyoruz ama çok kalabalığız nasıl olacak ki bu iş? Başrolümüz, artık adı Yaşar kalan Murat da bir tedirgin olmuyor değil seçilince. Tabi Serkan hoca da yeni sayılır aslında, bu ekiple ilk defa çalışıyor. Bize kendimizi gösterecek her fırsatı veriyor önümüze, çünkü birbirimize güvenmekten başka da bir şansımız yok. Ekip çeşitli yerlerden, işlerden geliyor ama bir tane ortak hayalimiz var, sene sonu oyun çıkarmak. Tiyatromuzun bir amacı var bizim. Anadolu bursiyerleri. Bir gencin üniversite hayali için çok sevdiğimiz bir başka hayale ortağız: Tiyatro. Biz ekipçe birbirimize tutunuyor, güveniyoruz zamanla. “Eskiler” diye tabir edeceğimiz ama aslında ne eskisi ne yenisi kalmış ekibimizde, kaç zamandır birlikte sahneye çıkanlar önce cesaretlendiriyor her birimizi. Haftada bir prova yapmak yeterli değil elbet, her provada da herkes yok tabi. Kocaman bir ekibiz ve herkesin kendi iş temposunda genel provalar öncesi bir araya gelmek tahmin edersiniz ki çok kolay olmuyor. Genel provada göreceğiz ancak tam anlamıyla ne olacak. Güvenmekten başka seçeceğimiz yok birbirimize.

Birbiriyle alakası olmayan insanların amacı ve hayali ortak olunca, sevgi ve güven gittikçe gelişiyor, artıyor. Eskiler yenileri sarıyor, hadi diyorlar göster potansiyelini, ver kendini yaparsın! Bazen yapamayız sanıyoruz. Hepimizin tek niyeti bu oyunun düzgün çıkması, herkes yaptığına dört kolla sarılıyor ve birbirimize tutunuyoruz. Çok şey öğreniyoruz birbirimizden, her yeni bir gün, bu 7 aylık süreçte haftada bir de olsa, grupta iletişim kesilmiyor ve her seferinde öğreniyoruz, seviyoruz, alışıyoruz, bağlanıyoruz. Herkes elinden gelenin en iyisini ortaya koyarak ama en önemlisi sevgiyle koyarak yapıyor, pazar provalarımız oluyor mesela, Varuna buluşmalarımız. Şarkı provalarımız var, Metin hocamıza ayrıca değinmek gerekir, Serkan hocamız sayesinde tanıdık onu. Sabırla her provada en iyisine ulaşma hayalimize ortak olan Metin hocamız ve BAU orkestrası. Onlar olmasaydı böyle olur muydu oyun? İnanın bilmiyoruz.

Saatler günler süren provalar, birbiri ardına genel provalar. Son 5 güne giriyoruz. Üniversitemizde genel provalarımız başlıyor, hepimiz orada oluyoruz. Hayatımız tamamen son noktada mükemmel olmasını hayal ettiğimiz oyunumuz oluyor. Hepimiz birbirimize yaslanıp, hocamızın tuttuğu ışıkta yürüyoruz. Bazen geriliyoruz, küçük tatlı atışmalar oluyor, bazen birbirimize bayılıyoruz, provaları izlerken seyirciden önce biz kahkahalarımızı basıyoruz.

Serkan hoca, bizi öyle bir yönlendiriyor ki, o bize bizden daha çok inanıyor belki de. Bozuluyor kimi günler kendimizi tam vermediğimizi görünce. Bizim için bütün imkanlarını sunuyor, oyun en iyi haliyle oynansın istiyor. Biliyor musunuz, ilk oyundan önce tek tek hepimize sarılıp, mükemmel bir konuşma yaptı arkada bize. Amatör ama aslında profesyonel oyunun bir ön konuşması o, perde açılmadan evvel kafamızın içinde repliklerden çok dönen cesaret, şans, sevgi ve inanç konuşması. Hoca ne oyunlar yönetmiş görmüştür, bizi onlarla bir tutuyor!

Son dakikalara gelindikçe sanki dünyanın en yüksek noktasından atlayacak gibi bir heyecan sarıyor kulis arkasında… O zaman diyoruz evet bu an her Salı günü iş çıkışı saatlerce trafiğe ve zamana değdi, evet bu anı keşke daha fazla yaşayabilsek..

Ve perde! İşte 7 ay önce hayalini kurduğumuz sahne. İlk perde kapanıp da araya çıktığımızda sevinç çığlıkları içindeyiz, çünkü provaların hakkını vermişiz, ne vermek üstüne ne koymuşuz ama! Çünkü hayalimiz ortak bizim, sene içinde yaşadığımız acı depreme, yaşanan olaylara, özel hayatlarımıza, iş hayatlarımıza rağmen ortak hayalimiz var. Üstelik bu hayalde bu sene bir farklılık var ve ekipteki herkes yürekten inanıyor buna. Bu sene hepimiz için çok önemli bir sene oluyor, çünkü ilk defa profesyonel bir topluluktan destek almadan süreci “Koç Tiyatro Topluluğu” olarak ilerletiyoruz. Hayallerimiz var, içimizde bir çığ gibi büyüyen hayal…

Hayale tutunuyoruz yaşarken çünkü tiyatro sevgimiz var, izlemekten, içinde yer almaktan, belki bazen senaryosunu yazmaktan, okumaktan, takip etmekten keyif aldığımız tiyatro. Depremden sonra koşa koşa geldiğimiz tek aktivite burası. Kayıplarımız var, acılarımız var, koca bir tokat gibi inen deprem karşısında çaresiz gözyaşlarımız var. Ancak kapıların ardında sadece biz ve tiyatromuz, hayatın acı gerçekleriyle bizi yüzleşirken yalnız bırakmayan tiyatromuz da var. Amacı gitgide ağırlaşan ve nihayetinde amacına ulaşan tiyatromuz. Hayali gerçeğe dökmüşüz ve gerçek hayal ettiğimizden de güzel.

Bu yüzden teşekkür yazısı bu aslında. Muazzam öngörü ve rejisiyle bizi yönlendiren Serkan Hocamıza, hep daha iyiye çalıştıran, müzikal bir dahi olan Metin Hocamıza, enstrümanlarıyla bize renk katan orkestramıza, ışıkta ve seste bizi yalnız bırakmayan, en iyisini yapan Hilal’imize ve en çok da hayallerimizi elinden tutup da büyüten, sevgiyi çoğaltan, aile gibi gördüğümüz ekibe. Ortak hayalimize, hepimizin içindeki tiyatro aşkına sarılıp da en iyisine ulaşmaya çalıştığımız için teşekkürümüz. Deprem gibi bir felaketin acısı daha hala taze iken, geçtiğimiz dönem belli iken, içimizdeki baharı birlikte getirdiğimiz için. Hayalimizi beraber büyütüp gerçek yaptığımız, hatta gerçeği hayalden daha güzel yaptığımız için. Birbirimizin hayallerinin elinden tutup da birbirimizi desteklediğimiz için.Bu bir ekip işi özetle. Oyun öncesi ekip etkinliklerimiz, sahneye çıkmadan yaptığımız ritüellerimiz, oyun sonrası hep beraber kutlamalarımız… Her biri birbirinden farklı bizlerin en büyük ortak noktamız, tiyatromuz. İyi ki de bizi bir araya getirmiş ve böyle kocaman mutlu bir ekip olmuşuz.

Ve siz velinimet-i bi minnetimiz, Tiyatro severlerimiz… Sizler belki iki defa sergilenen bir oyun izlediğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Lakin sizlerin de sayesinde çok ciddi bir bağış tutarına ulaştık. Böylece sizler de bu hayalimize ortak oldunuz, gençlere üniversite hayalini kurdurdunuz. Bizimle beraber hayal ettiğiniz için teşekkür ederiz. Üstelik bu hayale, iki oyunla kalmama ihtimalini düşünürsek, yeni sezonda da ortak olabileceksiniz!

Hayaliniz her neyse, onu beraber gerçekleştirmek için yola çıkacağınız, hayalinize ortak olacak kişilerle bir ekip olabilmeniz dileğiyle,

Koç Mezunlar Derneği Tiyatro Topluluğu adına,

Irmak Uzuner ve Ege Özgüven