Dört yıldır derneğimizin başkanlığını yürüten Serhan Vardarlı’03 Kasım ayında yapılacak genel kurul ile başkanlık görevini devrediyor. Serhan’la bir araya gelerek keyifli bir sohbetle derneğe katılma süreci ve başkanlık dönemini konuştuk. Serhan dört yıllık dönemde dernekteki gelişmeleri anlatırken bu dönemde edindiği deneyimleri ve tüm camiamıza tavsiyelerini paylaştı.

Sevgili Serhan, mezunlarımıza kendini tanıtır mısın?

2003 İşletme mezunuyum. İstinye kampüsünde başlayan ve Rumeli kampüsünün ilk zamanlarını yaşayan şanslı kişilerdenim. Şimdi Mezunlar Derneği başkanı olarak yaptığım konuşmalardan dolayı birçok kişi okulu başarıyla bitirdiğimi düşünüyor ancak yaz okulu sayesinde 2.02 ile anca mezun olabildim. Ama sosyal ilişkilerim iyiydi, kulüplerde özellikle art kulüpte oldukça aktiftim. Okulun son günlerinde zaten çok yakından tanıdığım festivaller organize eden, Babylon ve Doublemoon gibi markaları yaratmış, o zamanların en gözde şirketlerinden Pozitif’e başvurdum ve iki aylığına stajyer olarak işe başladım. O sene Rock’n Coke festivalinin ilk senesiydi ve benim de görevim festivalin bütçesini tutmaktı. Sektörde finansal bakış, profesyonel yaklaşım yaygın değildi, dolayısıyla hızlı şekilde sorumluluk aldım ve şirkette kaldım.  Seneler içerisinde CFO’luk ve COO’luk görevleri üstlendim. Toplam 15 senelik bir çalışmanın sonunda ayrıldım ve şimdi firmalara finansal danışmanlık yapıyorum.

Dernekle hikâyen nasıl başladı?

Dernekle, üniversite yıllarında sanat kulübünde birlikte çalıştığımız Seçil sayesinde tanıştım. Bir gün aradı ve şimdi Koçpera’nın bulunduğu mekânın boş durduğunu, oranın değerlendirilmesi için yardıma ihtiyacı olduğunu belirtti. Ben de bildiğim bir iş olduğu ve Seçil’e de yardım etmek istediğim için çalışmaya başladım. Kısa bir sürede derneğe de üye olup yönetim kurulunda aktif görev almaya başladım. Açıkçası o güne kadar KUMED hakkında çok bir bilgiye sahip değildim, neler yapılabileceği hakkında bir fikrim de yoktu. Daha sonra aslında bundan dolayı kendime kızdım, nasıl bu kadar ilgisizim bu konulara diye. Sadece mezunlar derneği için söylemiyorum, hayırseverlik, gönüllülük, camialaşmak, fayda yaratmak gibi bir koca dünya var aslında ve biz bu dünyanın yabancısıyız, takdir ediyoruz belki ama uzak duruyoruz. Bunları fark ettikçe derneğe daha da çok sarıldım ve başkanlık da dahil birçok sorumluluk aldım.

Dernek neler yapıyor, neler yapmalı?

Dernek olarak bizler açık fikirli, iyi eğitimli, işine ve birbirine bağlı, güçlü bir camianın ülkemize faydalı olabileceğini ve dünyanın değişimine katkı sağlayabileceğine inanıyoruz. Hem öğrencilerle yakın temas kurup onlardan ilham almaya, hem yeni mezun arkadaşlarımızı bünyemize katıp destek olmaya çalışıyoruz. Mevcut üyelerimizi de her türlü mecramızda buluşturarak, onlara imkânlar, fırsatlar sunarak hayalini kurduğumuz camiayı oluşturmaya çalışıyoruz.

Bu çerçevede her sene sosyalleşmemizi, bilgilenmemizi, faydalanmamızı sağlayan 60’ın üzerinde etkinlik yapıyoruz ve 4.000’e yakın mezunumuzu ağırlıyoruz. En çok katılımlar networking’e ve partilere olsa da birçok yeni fikri hayata geçiriyoruz. Beyoğlu’nda KoçPera gibi harika bir mekânımız var, burası dernek adına bir mihenk taşıdır. Buna ek olarak bu seneden itibaren Nakkaştepe’deki Koç Topluluğu Spor Kulübü’nün korusuna giriş yapabiliyoruz. Bunlara çok yakında yeni atılımlar da eklenecek.

Tabi bu adımlarda profesyonel kadromuzun da disiplinli, özverili çalışmalarının büyük katkısı var. Onlar sayesinde her geçen gün daha etkili bir dernek haline geliyoruz. Özellikle son beş senedir çalıştığım ve şimdi eşinin işi dolayısıyla ayrılacak olan sevgili genel sekreterimiz Nazlı Zerrin’e de ayrıca teşekkür ediyorum, kendisiyle çalışma fırsatı bulduğum için çok şanslı hissediyorum.

Bir yandan ne mutlu ki bizlere inanan, destekleyen, önemseyen bir okulumuz var arkamızda. Maddi, manevi desteklerin yanında (ki bunlar da önemli) gerek her sene sonu mezuniyet konuşmasında yer almamız olsun, gerek Koç Üniversitesi Danışmanlar Kurulu’nda temsil edilmemiz olsun, birçok platformda kendimizi ifade edebilmemiz; ayrıca Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek iki mezunumuzun, üniversitemizin gidişatına yön veren Mütevelli Heyeti’nde görev almaya başlaması, okulumuzun, biz mezunlara duyduğu güvenin ve bir aile olduğumuzun göstergesi. Bunun yanında camialaşma sürecimize destek veren, Koçpera gibi bir mekânı derneklerimize bahşeden Koç Vakfı ve Koç Ailesine de çok teşekkür ediyoruz.

Öte yandan gurur duyduğumuz diğer bir konu, Sayın Rektörümüz Ümran İnan’ın önderliğindeki Anadolu Bursiyerleri projesinin, valilikten aldığımız özel izin sayesinde dernek aracılığıyla tüm mezunlarımıza açılmış olması. Bu sayede bugüne kadar 1.100 mezunumuz bağış yapmış, 170 mezunumuz düzenli bağışçı olmuş ve biz mezunlar olarak tam 18 öğrenciye burs olanağı sağlamışız. Yeterli mi, değil. Aslında çok basit bir matematiği var; her dönemden 60 TL verecek 60 kişi bulunduğu noktada 1 öğrenci okutulabiliyor. Bunu hep söylüyoruz ama buradan imkânı olan mezunlarımıza tekrarlamak istiyorum; lütfen web platformumuz kume.ku.edu.tr ye girin ve ayda 60 TL’lik düzenli bağışa başlayın ve bunu sosyal medya hesabınızdan duyurun.

Anadolu Bursiyerleri projesi için Vehbi Koç Vakfı Genel Müdürü Erdal Yıldırım, “Az mı gittik, Uz mu Gittik” kitabında, “Bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye’de çağdaş bir proje için önemli bir miktarda kaynak yaratmak hâlâ mümkün. Yeter ki yıldızlar doğru dizilsin.” diye yazmış. Bu proje için belki bugün yıldızlar doğru dizilmiştir ama gün geçtikçe şartlar daha da zorlaşacaktır. Bunu ayakta tutacak olan, yarınları güzelleştirecek ve yıldızları doğru dizecek olan bizleriz.

Yönetim kurulu nasıl oluştu, nasıl çalıştınız, ilk hedefleriniz nelerdi?

Yönetim kurulunu oluştururken cinsiyet eşitliğine, mezuniyet yılı ve bölüm çeşitliliğine dikkat ettik. Kendi konularında uzman kişilerden yardım almaya, çalıştıkları şirketlerin imkânlarından faydalanmaya çalıştık. Çalışırken prensibimiz yönetim kurulunda olan arkadaşlarımızın derneğe profesyonel hizmet vermiyor olması. Bu nedenle bizler ancak gönüllükle yardımcı olabiliyoruz.

Yönetim kurulu toplantılarımızın yanı sıra komite bazlı bir çalışma yapımız var. Yönetim Kurulu’ndan en az bir arkadaşımız komitede yer alıyor ve hedeflere ulaşması için üyelere, gönüllülere ve profesyonel kadroya liderlik ediyor. Her zaman istenen verimlilik sağlanamasa da baştan bir yapılan bir görev dağılımı, hedeflerin takip edilmesi adına önemli oluyor.

Öte yandan görünenlerin yanında görünmeyen birçok konuda adım attık; Dijital altyapı, profesyonel yönetim, yasal düzenlemelere uyum, finansal raporlama, kpi hedefleme, marka yönetimi, pazarlama iletişimi, geri bildirim sistemi, birebir ziyaretler ve itibar yönetimi. Bunlar sayesinde birçok konu kendiliğinden çözülmeye başladı.

Tabii bunları planlayarak, hedefler koyarak, görev dağılımı yaparak ve en önemlisi yönetim kurulu ve profesyonel kadro bir arada, disiplinli ve uyum içerisinde çalışarak yapabildik, tabii ki sevgi ve saygıyla… Biliyorsun son dönemde hepimiz, ülke olarak da zor zamanlardan geçtik. Krizleri en yoğun yaşadığımız, korku duyduğumuz, umutsuzluğa kapıldığımız bu dönemlerde, nefes alabildiğimizi hissettiğimiz yer, birbirimizin yanı, yani derneğimiz oldu. Aynı dili konuşabilmek, bir kültürü paylaşmak ve ortak bir geleceğe inanmak bizleri birbirimize daha da çok yakınlaştırdı. Sevgili Nesim’in söylediği gibi biz derneğe gelerek terapi bütçesinden tasarruf ettik aslında.

Senin adına nasıl bir deneyimdi?      

Olağanüstü bir deneyimdi. Gönüllü olarak derneğe emek vermiş, bir şeyleri başarabilmiş olsak da aslında benim derneğe kattığımdan daha çok, derneğin bana çok şey kattığını düşünüyorum. Son yönetim kurulu toplantısında bu süre zarfında öğrendiğim şeyleri tek tek sıralayarak bir konuşma yaptım, aldığım notlar şöyleydi;

Öncelikle dernek deyip geçmemek gerektiğini, hayırseverlik, gönüllülük gibi konularda daha çok okumak, araştırmak ve aktif olmak gerektiğini, disiplinli bir şekilde emek vermek, özen göstermek gerektiğini anladım.

İş hayatındaki gibi pratikliğin, kâr etme önceliğinin, fayda yaratma, etkileşim yaratma, saygınlık ve itibar koruma gibi önceliklere bıraktığını ve bunların harmanlanmasının ne kadar önemli olduğunu anladım.

Her şeyi bir arada, aynı anda yapmaya çalışmanın başarıdan çok dağılma yaratacağını, heyecanla, hızlı atılabilen adımların hezeyan yaratabileceğini anladım.

Buna paralel olarak kısa dönemli hedefler yerine, uzun dönemli hedefler koymanın ve bu hedeflere doğrultusunda sabırla, ahenkle ve kararlılıkla adımlar atmanın nasıl başarı getirdiğini anladım.

Bir de her şeye her zaman çözüm bulmaya çalışmanın, her konuyla baskın bir şekilde ilgilenmenin, faydası olabilecek kişilerin bu konuda geri durmasına neden olabildiğini ve bunun da sağlıklı bir şey olmadığını anladım

Bir kültür yaratmanın sadece kendi döneminde yaptıklarınla değil, hem geçmişe danışarak, senden önceki dönemlerin varlığını ve önemini kavrayarak, hem de sensiz var olacak geleceğe yönelik adımlar atarak ancak bir kültür oluşturulabileceğini anladım.

Yönetim kurulunda gelenlerin nasıl bir psikoloji içerisinde olduklarını anlamanın, buna değer vermenin, o gün yönetim kurulunu harmanlamakta ne kadar önemli olduğunu anladım.

Gönüllü bir yönetim kurulunun herkesin özenerek geldiği, zamanında, çalışılmış, gündemli bir toplantıda ne kadar verimli çalışabileceğini anladım.

Aynı kültürü aynı heyecanı taşıyan insanlarla dost olmanın yaşı olmadığını öğrendim.

Sonuç olarak dört sene önce ne kadar doğru bir karar vererek bu göreve başladığımı, gönüllüğün ne kadar erdemli davranış olduğunu ve doğru ekip, iyi planlama ve biraz da çalışma ile neler başarılabileceğini anladım.

Yeni yönetime tavsiyelerin var mı?

KUMED 25 senelik bir dernek ama asıl önemlisi bir kültür içerisinde gelişen bir dernek. Bu kültürü bugünlere getiren, hâlâ bizim dertlerimizde bizleri yalnız bırakmayan ve aynı zamanda danışma kurulu üyesi olan eski başkanlarımıza tek tek çok teşekkür ediyorum. Tüzük gereği de başkan 2 dönem başkanlık yapabiliyor ancak 3. döneminde de yönetim kurulunda olması zorunlu. Dolayısıyla sistemimizde devamlılık, sürdürülebilirlik oldukça takip ediliyor ve destekleniyor.

Bir de her geçen gün derneğe olan ilgi artıyor, emek veren, destek olan bir camiaya dönüşüyoruz. Yönetmesi zorlaşsa da bu işin keyifli bir yönü aslında. Bu vesileyle yeni seçilecek yönetime başarılar diliyorum. Tüm mezun, üye ve okuyan arkadaşlara da dernekle ve camia ile ilgilenmelerini tavsiye diyorum, bu sayede hayatımızın her aşamasında, dünyanın her yerinde, hep birlikte daha güçlü hale geleceğiz ve hem kendimizin hem çevremizin değişimine katkı sağlayacağız.