1999 İşletme bölümü mezunumuz Barış Özaydınlı ile biraraya gelerek kurumsal hayattan yatırımcılığa ve girişimciliğe uzanan kariyer yolculuğunu konuştuk. Barış, yaklaşık iki ayda 100.000 download ile Türkiye’de bir numaraya çıkan yeni sağlık ve fitness uygulaması FitWell’i anlattı.

Merhaba Barış, kendini mezunlarımıza tanıtır mısın?

Tabii memnuniyetle. Her şeyden önce bir baba, eş, aile adamı ve daha sonra uslanmaz bir girişimci, hayalperest ve son zamanların moda tabiriyle “maker”… 95 yılında VKV Koç Özel Lisesi ve 99 yılında Koç Üniversitesi İşletme bölümünden mezun, duble Koçlu. Ela ve Can adına mutluluk kaynağı olan iki harika çocuk babası; en yakın arkadaşı, sırdaşı, hayat desteği ve aşkı, yine bir Koç mezunu olan Yasemin Özaydınlı ile evli… FitWell’in kurucusu ve CEO’su.

Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra neler yaptın?

Mezuniyetim kendim ve ailem adına hayatımızın en zor dönemlerinden birine denk geldi. Sırasıyla hem annemi hem de dedemi zorlu kanser mücadelesinde kaybettik. Hayata atılmaya hazırlandığım bu zor dönemde, onların bu zamansız ve acı kayıpları beni derinden etkiledi. Hayatın ne kadar acımasız olabileceğini ve hızla değişebileceğini, sevdiklerinin ve yaşanılan her anın ne kadar değerli olduğunu sert bir dersle öğrenmiş oldum. Bu hayatım boyunca hayallerimi ve yapmak istediklerimi ertelemem konusunda bana hep itici güç oldu.

Bu zorlu dönemi kendimi işime vererek aştım. Pazarlamaya ve markalara duyduğum ilgi nedeni ile çok çalışmak istediğim Unilever’de iş hayatıma başladım. Burada geçirdiğim beş yıl benim için oldukça verimli bir dönemdi. Hem çok değerli insanlarla çalışma şansım oldu, hem de genç yaşımda çok önemli sorumluluklar alarak, kendimi geliştirme fırsatı buldum. Lipton Ice Tea ürün müdürlüğü yaptığım dönemde, Türkiye’yi dünyanın en hızlı büyüyen pazarı ve Türk gençlerinin en sevdiği içeceklerinden biri haline getirmemiz nedeniyle dünya çapında ve bölgesel olarak pazarlama ödülleri aldım. Bu dönemde ayrıca yoğun iş temposuna ek olarak dünyanın ve Anadolu’nun birçok yerini keşfetme fırsatı buldum.

Kurumsal hayattan yatırımcılığa ve girişimciliğe uzanan oldukça başarılı bir kariyer hikayen var. Bunu mezunlarımızla paylaşır mısın?

Her Türk genci gibi bende askerlik döneminde hayatımda acı bir fren yapmak zorunda kaldım. Bu süreyi iyi değerlendirerek, sonraki hayatımda neler yapmak istediğimi, beni nelerin heyecanlandırdığını belirlemeye çalıştım. Askerde belirlediğim alanlar bundan sonraki kariyerimde hep bana yön gösterdi. Askerlik sonrası, kurumsal hayata dönmekten çok heyecan duymadığımı fark ettim. Türkiye’den dünya markalarının çıkmıyor olduğu gerçeği ve Unilever’de edindiğim 360 derece pazarlama deneyimiyle, Türkiye’de bu alandaki ciddi eksiklikleri değerlendirdim. İki arkadaşımın kışkırtmasıyla, Brand It adında bir ajans kurmaya karar verdik. Apartman dairesinde birkaç kişi başlayan bu serüven kısa zamanda elli kişilik ekibi olan, uluslararası ve Türkiye’nin en önemli markalarına pazarlamanın birçok alanında hizmet veren, ödüller kazanan bir ajans haline dönüştü. Daha sonra o dönem dünyanın en büyük network ajansı olan Euro RSCG Worldwide’den bir ortaklık teklifi aldım. Türkiye’de beş ajanstan oluşan tüm grubun CEO’luğu ve ortağı olarak oldukça heyecan verici bir fırsattı bu. Brand It’teki ortaklarımla anlaşarak bu teklifi değerlendirdim ve Klan Euro RSCG’nin başına geçtim.

Her şeyin akışını bir asker arkadaşımın, bana İsviçre’de dünyanın en üst düzey bilgisayar markasını yaratmak amacıyla kurduğu şirketle ilgili danışmak için gelmesi değiştirdi. Oldukça iddialı ve bir o kadar delice olan bu proje beni çok heyecanlandırdı. Çocukluğumdan beri çok ilgili olduğum ve içinde olmayı hayal ettiğim teknoloji ve bilgisayar alanıyla, kariyerimde hep gerçekleştirmek istediğim dünya markası yaratma hayali bu projede buluşabilirdi. Önemli bir yatırım yaparak, İsviçre’de Fine Technologies şirketine ortak oldum. Bundan sonrası hem oldukça zor, hem de oldukça keyifli birçok tecrübe ile dolu tam bir serüvendi. Silikon vadisinin devleri Intel ve Microsoft’tan, Formula1‘in efsane takımı ve süper araba üreticisi McLaren ve lüksün perakendenin önemli ismi Harrods ile işbirliği yapma fırsatım oldu. Türkiye ve dünyada start-up, teknoloji ve yatırım dünyasını yakından tanımanın dışında konfor alanımın oldukça dışına çıkarak kendi sınırlarımı zorladığım ve sonucunda da dünyanın her yerinde iş yapabilecek bir iş adamına dönüştüğüm zor bir dönemdi. Pryd adında oldukça üst düzey, el yapımı, sınırlı sayıda üretilen bir bilgisayar markası yarattık. Tasarladığımız Pryd Monolyt laptop modeli, uluslararası Good Design yarışmasında ödül kazandı. Bütün bu gelişmelere rağmen, 2013 başında işin ticari olarak istediğimiz kadar hızlı gitmeyeceğini anladıktan sonra ortağıma şirketteki hisselerimi devrederek ayrılmaya karar verdim.

Pryd sonrası, edindiğim tecrübeleri olumlu olarak kullanabileceğim, gerçekten insanların bir sıkıntısını çözebilecek ve eksikliği hissedilen pozitif bir şey yapmayı çok istiyordum. Kendi hayatımda ve çevremde birçok insanda gözlemlediğim sağlıklı ve fit olmak konusunda insanların hep istekli olup bir türlü bu isteklerini basit ve ucuz bir yöntemle hayata geçiremiyor oldukları gerçeğinden hareketle ve pazardaki birçok boşluğu değerlendirerek, mobil bir yaşam koçu olan FitWell’i geliştirmeye karar verdim. Yaklaşık iki sene önce üzerinde düşünmeye başladığım FitWell’i, ciddi bir çalışma ve hazırlık sonrası iki ay önce lanse etmeyi başardık.

Kariyer yolculuğunda Koç Üniversitesi’nden aldığın eğitimin nasıl etkileri oldu?

Kariyerim çok konvansiyonel başladı ama oldukça sıra dışı devam etti. Çok farklı ortamlarda, şartlarda, ciddi stresler ve zorluklara karşı mücadele ederek çalışmam gerektiği dönemler oldu. Bütün bu farklı şartlara ve beklentilerle etkin şekilde mücadele edebilmemde Koç Üniversite’sinde aldığım işletme eğitimi ve donanımının çok faydası oldu. Eski ortağım, start-up’larda CEO’nun “Chief Executive Office Boy” olduğunu söylerdi. Gerçekten de yeri geldiği zaman her türlü şeyi yapabilmek, muhasebeden, finansa, pazarlamadan, stratejiye, ürün yönetimine her konuyu belirli bir yetkinlik seviyesinde yönetebilmek için gereken tecrübeyi iş hayatı sayesinde edinmiş olmama rağmen, bütün bunlar için gereken donanımı Koç Üniversitesi’nin sağladığını düşünüyorum.

Geçtiğimiz günlerde lansmanını yaptığın Fitwell uygulaması fikri nasıl oluştu?

Özellikle dünyada tüm sağlıklı yaşam bilincine rağmen hızla yaygınlaşan obezite ve bu alanda mobil çözümlerin yeterli olmaması bu konuya odaklanmamda etkili oldu. Bunun ötesinde bir çoklarımız gibi ben de defalarca gym’e yazıldım, evimde her zaman çeşitli spor aletleri bulundurdum. Hatta ilk piyasaya çıktığından beri birçok giyilebilir fitness cihazını kullandım. Fakat iş hayatımın yoğunluğu, stresi, seyahatler derken bir türlü istediğim sonuçlara ulaşamadım. Daha sonra belimde ve boynumda yaşadığım sakatlıklar nedeniyle düzenli olarak kişisel koç ve Pilates hocası ile çalışmaya başlamam sayesinde hem sporu düzene soktum hem de sağlığıma tekrar kavuştum. Sağlıklı ve fit olmak için kişisel çözümlerin daha doğru olduğunu bizzat yaşadım. Ayrıca kullandığım fitness cihazlarının da attığım adım gibi basit bilgileri bana göstermenin ötesinde beni gerçekten motive edecek, istediğim sonuçlara ulaştıracak donanımda olmadığını fark ettim. Kişisel koçluk deneyimiyle edindiğim olumlu tecrübeyi zamansızlık problemi yaşayan kitlelere yaymak istedim ve yaklaşık iki sene kadar önce FitWell üzerinde çalışmaya başladım.

Fitwell’in son dönemde çok yaygın olan diğer spor ve sağlık uygulamalarından farkı ne? Mezunlarımız Fitwell’i neden yüklesinler?

FitWell’in en önemli özelliği kullanıcıya hayalindeki vücuda ulaşabilmesi ve fit olması için gerekebilecek tüm özellikleri tek bir uygulamada sunması. FitWell, kullanıcıya mevcut wellness durumu ile ilgili oldukça kapsamlı bir geri bildirim yapıyor ve hedef belirliyor daha sonra bu hedefleri düzenli olarak takip edebilmesini sağlayarak, kişiye özel beslenme programı ve her yerde hiçbir araca ihtiyaç duymadan yapabileceği tamamen kişiye özel egzersiz programı sunuyor. FitWell zaman içerisinde kullanıcının ilerleyişine göre kendini yenilemeye ve öğrenmeye devam ediyor, böylece zaman içerisinde kullanıcının seviyesindeki değişimlere de ayak uyduruyor. Bütün bunlara ek olarak kişisel performans raporları, hatırlatmaları ve oyunlaştırılmış yapısıyla kullanıcıyı motive ederek hedefine ulaşmasına yardım ediyor. FitWell kapsamı ve özellikleriyle dünyanın en gelişmiş fitness uygulamalarından biri.

Fitwell’le ilgili bundan sonrası için planlarınız ne? Ne gibi yenilikler olacak?

FitWell ilk önce Türkiye’de tanıtıldı, sadece iki ay gibi bir sürede üye sayımız 100,000’i aştı. Yayınlandığı ilk haftadan beri download sıralamasında Türkiye’nin bir numaralı sağlık ve fitness uygulaması olarak yerini koruyor. Yakın zamanda iOS versiyonuna ek olarak Android versiyonunu da piyasaya sunduk. Yoğun ilgi ve aldığımız birçok geri bildirim sayesinde sürekli olarak uygulamayı geliştiriyoruz. Kısa zamanda Apple yönetiminin de dikkatini çeken FitWell’in çok yakın bir zamanda İngilizce versiyonunu tamamlayarak dünya pazarına açıyor olacağız. Bununla beraber, Türkiye’de yaptığımız gibi Amerika, Çin, Rusya, Japonya, Brezilya gibi bazı belirlediğimiz pazarlara özel lokal içerik geliştiriyor ve odaklanıyor olacağız. Ayrıca şimdiden Apple Watch ve başka giyilebilir cihazlarla entegrasyon için geliştirme çalışmalarına başladık, oldukça heyecan verici özelliklerin ekleneceğini şimdiden söyleyebilirim.

Senin sporla ilişkin nasıl? Fitwell öncesi bu tip uygulamaları kullanıyor muydun?

Çok küçük yaşlardan beri hep sporla iç içe oldum. Okuduğum okulların basketbol, hentbol ve tenis takımlarında oynadım. Vücut yapım nedeniyle hep zayıf sayılabilecek bir fiziğim oldu ve kas yapmakta her zaman zorlandım, hatta babam kaketin çıktı diye hep bana takılırdı. Mezuniyet sonrası kayak, tenis, pilates ve fitness yapmaya devam ettim. Fakat iş yoğunluğu, seyahatler düzenli spor yapmamı engelledi. Neredeyse tüm giyilebilir cihazları deneneme, çeşitli uygulamaları kullanmama rağmen en etkili sonuçları, belimi ve boynumu sakatladığım dönemde kişisel koçumla fitness ve pilates yaptığım dönemde elde ettim. Kişiye özel çözümün ne kadar önemli, etkili ve motive edici olduğunu deneyimlemem, FitWell’i yaratmamda da etken oldu. Son zamanlarda haftada 4-5 kez sadece FitWell ile kuvvet egzersizleri yapıyorum. Hem eskisinden çok daha düzenli olarak egzersiz yapabiliyorum, hem de gym’de vakit kaybı yaşamadan sabah evde egzersizlerimi yapıp güne çok enerjik bir şekilde başlayabiliyorum. FitWell’in en tutkulu kullanıcısıyım diyebiliriz.

Sen İstinye Kampüsümüzden mezunumuzsun. O dönemde çok az spor imkanı ve takımı vardı. Sen Koç Üniversitesi spor takımlarında yer almış mıydın? Bugün Amerikan futbolu’ndan eskrim’e, artistik buz pateninden su topuna, kürekten yelkene pek çok spor imkanı ve takımı var. Sen kampüsün bu imkanlarından hiç faydalanıyor musun?

Evet, maalesef ben İstinye Kampüsünden mezun olan şansız azınlıktanım. Yeni kampüsü ve olanakları gördükçe hafif bir kıskançlık ve keşke birkaç sene sonra doğsaymışım dediğim oluyor. Diğer taraftan okulumuzun bu kadar güzel bir kampüse taşınmış olması beni çok mutlu ediyor. Koç Üniversitesi yıllarımda okulun basketbol takımında oynadım. Söylediğiniz gibi o zaman spor imkanlarımız yok denecek kadar azdı ve çok istekli olmadıkça spor yapmaya motive edecek bir ortam yoktu maalesef. Hatta bir dönem spor salonumuzun olduğu bölüm de sınıfa dönüştürülmüştü. Biz sporcular için oldukça zor ve keyifsiz bir deneyimdi.

Açıkçası yeni kampüsün imkanlarından mezunların faydalanabildiğini bilmiyordum. Eğer bu imkanlardan faydalanabiliyorsak, büyük bir zevkle denemek isterim.

Son olarak mezunlarımız için spor ve sağlıklı yaşam önerilerin var mı?

Hayatın bütün koşuşturması ve iniş çıkışları arasında motive olmanın ve sağlıklı yaşam prensiplerini düzene sokmanın ne kadar zor olduğunu bizzat bilen ve yaşamış biri olarak birkaç basit önerim var.

Sabah kalkınca mutlaka güne bir bardak su içerek ve sonrasında güzel bir kahvaltı yaparak başlasınlar. En az günde 7 saat uyumaya ve 8-9 bardak su içmeye özen göstersinler. Kilo vereceğim derken kendilerini aç bırakmasınlar, öğün atlamasınlar. Vücudumuz aç bırakıldığı zaman, kendini korumaya aldığı için hem metabolizma yavaşlıyor, hem de var olanı korumak için yağlanıyor. Ayrıca mutlaka bir çeşit direnç egzersizini haftada en az üç kez yapmaya özen göstersinler. Kasları güçlendirmek hem ilerki yaşlarda problem yaşama riskini azaltacak hem de metabolizmalarını hızlandırmalarını ve fazla kilolardan kurtulmalarını sağlayacak. Bütün bunlara ek olarak ne kadar yedikleri kadar ne yediklerine de dikkat etmelerinde fayda var. Dedikleri gibi “you are what you eat” veya başka bir değişle “garbage in garbage out”… Mümkün olduğunca doğal ve içinde ne olduğunu anlayabildikleri gıdaları tercih etsinler. Ayrıca kesinlikle moda diyetlere inanarak, sadece proteine ağırlık verip, karbonhidrat veya yağ alımını tamamen kesmesinler. Herkesin vücudu birbirinden çok farklı ve tüm ana gıda gruplarına vücudumuzun ihtiyacı var. Bütün bunlara ek olarak en az iki senede bir check-up yaptırmalarını da şiddetle tavsiye ederim, riskleri baştan görmek ve engellemek sağlıklı ve uzun bir hayatın en önemli adımlarından biri. Hala sigara içmekte ısrar eden mezunlarımız varsa, artık sigara içmenin çağ dışı olmanın ötesinde sağlıkları ve çevrelerindeki sevdiklerinin sağlığı için en büyük tehdit olduğunu ve hiç de havalı birşey olmadığını unutmasınlar. Bence, sağlıklı ve fit olmanın en önemli ve zaman zaman atlanılan unsuru sevgi, kahkaha ve mutluluk. Sevdiklerine, ailelerine ve arkadaşlarına yeterli zamanı mutlaka ayırsınlar. Son zamanlarda biz ve bizden sonraki jenerasyonda gördüğüm önemli bir problem, çocuklarının annelik-babalık görevlerini tamamen bakıcılara devir etme eğilimi var. Çocuklarımızla oynarken harcadığımız eforun hem başlı başına bir egzersiz olduğunu hem de eşi benzeri olmayan, ömür boyu hatırlanacak anılar yaratacağını hiç unutmayalım.

Son olarak tabii, tüm bunları yaparken FitWell’i kullanırlarsa memnun olurum:)

İş ve özel hayatınızla ilgili paylaşmak istediğiniz güzel haberleri bu sayfalardan mezunlarımıza duyuracağız. Güzel haberlerinizi mezun@ku.edu.tr adresine bekliyoruz.