Koç Üniversitesi Elektrik & Elektronik Mühendisliği ve Ekonomi bölümleri mezunumuz Kerem Görkem Orhan ile keyifli ve bir o kadar ilham verici bir sohbet gerçekleştirdik. Kerem Görkem Orhan’ın üniversite yılları ve kariyeri hakkındaki röportajımızda Google şirketi hakkında da birçok faydalı bilgiye erişebilirsiniz.

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Ben, Kerem Görkem Orhan. 2011 girişli Elektrik & Elektronik Mühendisliği ve Ekonomi çift anadal öğrencisiyim. 1 senesi İngilizce hazırlık olan 6 senelik Koç Üniversitesi hayatım resmi olarak 2017 Haziran ayında sonlandı. Şu an Google Türkiye ofisi Google Reklam Ürünleri Satış Ekibi içerisinde Endüstri Danışmanı olarak çalışıyorum ve iş ortaklarımıza dijital pazarlama başta olmak üzere işletme stratejileri konularında danışmanlık veriyorum.


Koç Üniversitesi’nde eğitim aldığınız dönemden biraz bahseder misiniz? Nasıl bir öğrencilik geçirdiniz?

Bu soruya ‘rüya gibi bir öğrencilik geçirdim’ diyerek cevap vermek isterim çünkü hala öğrencilik yıllarımı ve kampüsümüzü ciddi şekilde özlüyorum. 2011 yılında başladığım İngilizce hazırlık senesi aslında benim için yeni bir yolculuğun başlangıcı oldu. Üniversiteye giren çoğu öğrencinin de yaptığı gibi birçok kulüp ve etkinliği deneyimleyerek hem ilgi
alanlarımı belirleme hem de insanlarla tanışma fırsatı elde ettim. Batı Kampüsü kantininde okula yeni giren diğer arkadaşlarımla geçen birinci senem, çok farklı geçmiş ve bakış açılarına sahip insanlarla iletişimde olmama ve dolayısıyla kendimi tanımama fazlasıyla etki etti. Birinci sınıfta aldığımız çekirdek program dersleri de akademik olarak kendimi tanımama katkı sağladı. Çünkü çekirdek programı ile başlayan ‘akademik farkındalık’ sürecim, üçüncü sınıfta mühendislik yapmamaya karar vermekle sonlandı. Bunun üzerine, kendimi geliştirmek istediğim diğer alanlara odaklanabilmek adına da, ekonomi ile çift anadal eğitimine başladım.

Bunun dışında spor, sosyal hayat ve diğer fırsatları da sonuna kadar değerlendirdim diyebilirim. Koç Üniversitesi voleybol takımının bir üyesi olarak üniversitemizi turnuvalarda temsil etme şansına eriştim. Dans Kulübü, IEEE, IES gibi farklı kulüplerde az da olsa aktiviteler gerçekleştirdim. Az da olsa diyorum çünkü ben genelde faaliyetlerimi öğrenci konseyi üzerine odakladım. 2012 yılında yapılan seçimle dönem temsilcisi olarak konseye giriş yaptım ve 2 yıl bu görevimi devam ettirdim. 2014-2016 yılları arasında ise Koç Üniversitesi Öğrenci Konseyi Başkanlığı görevimi yerine getirdim, hem üniversitemizi hem de ülkemizi temsil etme fırsatına eriştim. Tüm bunlar ve buraya sığdıramayacağım birçok farklı deneyim, bugün iş hayatında bulunduğum noktaya gelmemde çok büyük etkiler yarattı.

Mezun olduktan hemen sonra neler yaptınız?

Mezun olduktan hemen sonra Deloitte Türkiye ofisi Yönetim Danışmanlığı ekibinde İş Analisti olarak göreve başladım. Yaklaşık iki yıl boyunca, satış & pazarlama odaklı projelerde, farklı sektörlerde çalıştım. Fiyatlama, müşteri segmentasyonu, müşteri hayat döngüsü yönetimi, dijital dönüşüm ve uluslararası pazar stratejileri gibi farklı projeler gerçekleştirdim. 2019 yılında Google Türkiye Reklam Ürünleri Pazarlama ekibine Pazarlamadan Sorumlu Müdür Yardımcısı olarak girişi yaptım. 2 yılı aşkın bir süre boyunca Türkiye’deki Oyun ve Uygulama şirketlerinin, Google reklam ürünlerini daha fazla tanıyabilmesi ve bu ürünlerden daha doğru yararlanabilmesi adına pazarlama faaliyetleri ve projeler yürüttüm. Lokal görevime ek olarak, Avrupa bölgesi dahilinde projeler gerçekleştirdim.
2021 yılının ikinci yarısında ise, satış ekibi altında bulunan Endüstri Danışmanlığı takımına geçiş yaptım ve o zamandan beri aynı pozisyonda görev yapmaya devam ediyorum.

Google’daki çalışma ortamı ve kültürden biraz bahseder misin?

Aslında, Google çalışma ortamı ve kültürünü tanımlamak için kullanılabilecek birçok kelime var ama ben ‘yenilikçi’ ve ‘eşitlikçi’ kelimelerini kullanmayı tercih ederim. Öncelikle neden ‘yenilikçi’yi seçtiğimi açıklamam gerekirse, pandemi ile hayatımıza giren değişiklikler ve bunları şirketin nasıl yönettiği konusuna örnek vermek bence uygun olacaktır. Hepimizin de bildiği gibi pandemi tüm şirketler ve çalışanları için bilinmeyen ve çok yeni bir deneyimdi, tabii Google ve bizim için de öyle. Ancak Google’ın bu süreç boyunca, bu krize yaklaşma şekli ve bizleri bu süreçte destekleme yaklaşımı bence gerçekten ‘yenilikçi’ydi.

Pandemi ile çok daha yoğun ve karmaşık hale gelen iş deneyimimizi sadeleştirmek ve bizi daha iyi hissettirebilmek için hem global hem de lokal yöneticilerimiz çok fazla efor gösterdi. Daha da önemlisi, bu eforlar sadece göstermelik değil, çok samimi yaklaşımlardı. Örneğin, her üç ayda bir olmak üzere global izin günü inisiyatifi bizzat Google & Alphabet CEO’su Sundar Pichai tarafından başlatıldı ve bunun sonucunda ise biraz dinlenebilmek için ekstra izin hakkımız oluşmuş oldu. Eğer isterseniz detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Kişilerin ailesiyle zaman geçirmesine imkan sağlayabilmek için ‘babalık izni’ süresi uzatıldı. Dahası, bu
durum pandemi sonrasında da devam ediyor. Ayrıca, kişilerin istediği yerden çalışabilmesini mümkün kılmak adına 4 haftalık ‘istediğin yerden çalış’ inisiyatifi hayata geçirildi.

Şunu da eklemek istiyorum; sadece yönetimden gelen inisiyatifler değil, bizlerin hayata geçirmek istedikleri de yöneticiler tarafından desteklendi. Örneğin, tamamen çalışanlar tarafından hazırlanan ve içerisinde bağlı olduğumuz prensiplerden, çalışma saatleri içerisinde ve dışında ekip arkadaşlarımızdan beklentilerimize kadar pek çok noktaya dokunan bir ‘wellbeing manifesto’su hayata geçirdik. Pazartesi öğlene kadar ve cuma öğleden sonraki vakitleri toplantısız vakitler olarak belirledik ve kendi odağımızda kalabildik. Hatta sadece toplantısız günler değil, toplantısız haftalar düzenledik.

Google çalışma ortamı ve kültürüyle ilgili olarak, bir de, ‘eşitlikçi’ kavramından bahsedebilirim. Yine kendi deneyimimden örnek vermek gerekirse, Google’da geçirdiğim yaklaşık 4 sene boyunca en hoşuma giden şeylerden biri; herkesin birbirinin deneyimine, uzmanlığına, iş yapış şekline ve zaman yönetimine saygı göstermesi.

Google; cinsiyet, cinsel yönelim, dil, din, ırk ya da herhangi başka bir şey fark etmeksizin herkesin birbirine insan olarak saygı gösterdiği bir ortam. Google’ın bu konuya ne kadar önem veren bir şirket olduğunu ve hayata geçirdiği inisiyatifleri incelemek isterseniz buradaki kaynaklara göz atmanızı kesinlikle öneririm.

Google’daki eşitlikçi iş zihniyetinden bahsettin. Bize biraz daha detay verebilir misin?

Bu soruya cevabımı, Google’ın aidiyet ve kapsayıcılık ile ilgili bakış açısı ve hayata geçirdiği çalışmalarla vermek sanırım en iyisi olacaktır. Burada da bir kısım örneklerini görebileceğiniz gibi çalışanların Google’ın bir parçası olarak hissetmesi Google kültürünün en önemli yapı taşlarından biri.

Örneğin Google içinde bulunan ERG (Employee Resource Groups) buna en güzel örneklerden biri. ERG’ler, tamamen Google çalışanları tarafından kurulan, yeterli derecede temsil edilmeyen grupları ve bu gruplarla ortak değerleri paylaşmak isteyen kişileri bir araya getirerek bu toplulukta bir aidiyet duygusu oluşturmayı hedefleyen ekipler.

Örneğin; Disability Alliance, PRIDE at Google, Trans at Google ve Women@Google bunlardan sadece birkaçı ve bu ekipler, konuları ile ilgili birçok farklı inisiyatifi gönüllü olarak hayata geçiriyorlar. Ayrıca ERG’ler, bu ekiplere katılmak isteyen herkesi kabul öder. Örneğin; bir erkek Women@ Google’ın veya trans olmayan bir birey de Trans at Google’ın bir parçası olabilir.

Sadece globalde değil Türkiye’de de kapsayıcılık konusunun yüksek derecede önem taşıdığının altını çizmek isterim. IamRemarkable, SheMakes, All-in gibi projeler; cinsiyetsiz tuvalet gibi ofis ve erişilebilirlik projeleri veya uzmanlar tarafından aldığımız eğitimler bunlardan sadece birkaçı.

Google’ın, ‘çalışanlar nasıl hissetmek istiyorsa öyle hissetmelerini imkanlı kılma’ konusuna son derece yüksek hassasiyet gösterdiğini içtenlikle söyleyebilirim. Bunun dışında bir de URG (Underrepresented Groups) konusundan bahsetmek isterim. Toplumda hala yeterince temsil edilemeyen LGBT bireyler, kadınlar ve engelli bireyler gibi grupların toplumdaki ‘gerçek’ temsiliyetini ofis ortamında sağlamak Google kültürünün önemli bir parçalarından. Bu yüzden de URG dahilindeki bireylerin işe alınması ve bu bireylerin ihtiyaç duydukları erişilebilirlik çözümlerinin ya da diğer gereksinimlerinin karşılanması Google için kritik konulardan biri.

Ayrıca, Google, her sene çeşitlilik kapsamında şirket raporlarını herkese açık şekilde yayınlayan nadir şirketlerden biri. Eğer bu konu ile ilgileniyor ve neler yaptığımızı merak ediyorsanız, her sene yayınlanan çeşitlilik raporunun detaylı versiyonuna buradan, özet içeriğe ise buradan göz atmanızı veya buradaki videoyu izlemenizi kesinlikle öneririm.

Google işe alım sürecinden kısaca bahseder misin?

Google işe alım süreci genelde İnsan Kaynakları ile kısa bir telefon görüşmesi ile başlar. Bu telefon görüşmesi mülakattan ziyade role uygunluğun anlaşılmaya çalışıldığı bir ‘deneyim kontrolü’ gibi düşünülebilir.

Adayın role uygun olduğunun belirlenmesi halinde ise mülakat süreci başlar ve bu süreç boyunca 3 temel konuya odaklanan mülakatlara tabi tutulursunuz. Bu 3 temel konuyu kısaca “role uygunluk”, “analitik düşünme ve problem çözme”, “liderlik ve şirket kültürüne uygunluk” olarak tanımlayabiliriz. Detaylı bilgilere ise buradan ulaşabilirsiniz:

Bu süreçte en az 3 mülakatı tamamlamanız gerekir ancak role ve/veya lokasyona göre ekstra adımlarla karşılaşma ihtimaliniz de var tabii. Benim sürecimde beni en rahatlatan şeylerden biri, Google’ın bu süreç hakkında beklediğimden çok daha rahat ve açık olmasıydı.

Mülakat öncesi Google, size ne gibi sorularla karşılacağınızı bildiriyor ve hatta size örnek sorular gönderiyor. Ayrıca yine İnsan Kaynakları tarafından çalışma kaynakları size iletiliyor. Hatta bazı durumlarda, rol ve gereksinimleri hakkında sorusu olan adayların yine o rolde çalışan kişilerle görüşüp daha fazla bilgi aldığı durumlar da oluyor ancak yine de bunun role ve lokasyona göre değişiklik gösterebileceğini not etmek isterim.

Bu kısmı, biraz önce kısaca bahsettiğim URG konusuna değinerek bitirmek isterim. Google işe alım sürecinde de URG bireylerini desteklemek konusunda oldukça istekli. Google’a ulaşıp mülakat süreci için istek ve/veya gereksinimlerini bildirdikleri noktada şirket, bunları karşılamak konusuna son derece önem veriyor. Örneğin, eğer fiziksel bir ihtiyacınız varsa, Google mülakat sürecinde sizlere konaklama sağlayabilir. Google’ın bu konuya yaklaşımı hakkında detayları burada görebilirsiniz.

Çünkü Google, bir rol için aday havuzu belirlerken kapsayıcı olmaya, herkesin adil bir şekilde değerlendirildiği ve ‘eşit fırsatlara’ sahip olduğu bir süreç yönetmeye ciddi derecede önem veriyor. Hatta bunun için teknolojiyi kullanmak da önceliklerinden biri.

Sizin mezunlarımızla paylaşmak istediğiniz veya genel anlamda eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Sizlerle aynı sıralarda oturmuş biri olarak daha çok Koç Üniversitesi mezununu Google Türkiye ve Google’ın diğer ofislerinde görmeyi çok isterim. O yüzden, eğer siz de Google’ın bir parçası olmak ile ilgileniyorsanız, buradaki kariyer sitesini aktif olarak kontrol etmenizi kesinlikle öneririm.

Ufak bir uyarı! Yeni pozisyonlar açıldığında başvuru sayıları çok hızlı bir şekilde artış gösterdiğinden, 2-3 gün gibi bir sürede pozisyon başvuruları kapanabiliyor. Bu yüzden, site üstünde kendinize uygun olan roller ve lokasyonlar için alarmlar kurmanızı şiddetle tavsiye ederim.

Son olarak, eğer mülakat sürecine girerseniz, kesinlikle ve kesinlikle sıkı bir hazırlık yapmanızı öneririm.