İnsanların çevrelerindeki diğer insanlara sesini duyurabildiği uygulama olan uLouder’ın yaratıcıları Demirhan Erim ’16 ve Can Poyrazoğlu ’17 ile  röportaj gerçekleştirdik.

Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

Can Poyrazoğlu: 1989 yılında İzmir’de doğdum, Karşıyaka’da büyüdüm. Az ama öz arkadaşı olan, kendiyle zaman geçirmeyi seven biriydim. Makinelere ve elektronik aletlere hep ilgim vardı. İzmir Amerikan Koleji’nde lise eğitimimi tamamladıktan sonra Koç Üniversitesi’nde üniversite eğitimime başladım. Sekiz yıl İstanbul’da kaldıktan sonra tekrar İzmir’e döndüm.

Demirhan Erim: 1992 yılında Altınoluk’ta doğdum, Can gibi ben de ailenin tek çocuğuyum. 13 yaşımda Heybeliada Deniz Lisesi’ne gittim. Mezuniyetimin ardından, kendi isteğimle Deniz Harp Okulu’na devam etmeyerek Koç Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümüne girdim. Üniversite hayatımın daha en başında tanıştığım, yine Koç Üniversiteli canım eşim Seray ile 6 senelik birlikteliğimizin ardından evlendik ve Boston’a Uluslararası Pazarlama yüksek lisansı yapmaya gittik. Eğitimimizi tamamlamamızın ardından San Francisco’ya yerleştik.

 Koç Üniversitesi’nde eğitim aldığınız dönemden biraz bahseder misiniz? Nasıl bir öğrencilik geçirdiniz?

Can Poyrazoğlu: İyisiyle kötüsüyle keyifli bir öğrencilik geçirdim, tekrar dönebilmek isterim. İki buçuk yıl Elektrik Elektronik Mühendisliği okuyup daha sonra bilgisayar mühendisliğine geçiş yaptım. Okuduğum dönemde sosyal hayatımla kendimi geliştirmeyi dengelemeye çalıştım. Hem çıktım, gezdim, eğlendim. Hem de boş zamanlarımda programlamayla ve gelişen teknolojileri öğrenerek yeni çağın öncü teknolojilerine adapte olmaya çalıştım.

Demirhan Erim: Hayatımın en özel zamanları benim üniversite yıllarım. İstanbul’u da, arkadaşlığı da, aşkı da en güzel şekilde yaşadım. Üniversite hayatım boyunca 9 ülke gezmişiz arkadaşlarla, yeni bir güne başlamak için güneşin doğmasını beklemiyorduk. Yalnız ikinci sınıftayken aile işlerimizde çok büyük maddi kayıp yaşamamızın ardından, yaz dönemlerimde Mercedes, IBM, Petrol Ofisi gibi çeşitli firmalarda staj yaptım. Bence okulumuz bize kaliteli öğretimin yanında idealist bir vizyon ve muhteşem bir arkadaşlık ortamı veriyor.

 Mezun olduktan hemen sonra neler yaptınız?

Can Poyrazoğlu: Mezun olmadan önce birkaç startup girişiminde bulundum. Bunların bazıları kendi fikrim, bazıları başkalarıyla ortak projelerdi. Mezun olduğumda bu projeler halihazırda devam ediyordu ve onları sürdürdüm. Her proje, bana ciddi ölçüde iş deneyimi kattı. Çok hata yaptım, ve hatalarımdan çok şey öğrendim. İyi ki de yapmışım ve öğrenmişim.

Demirhan Erim: Uzun dönem staj yaptığım IBM’de devam etmeme kararı aldım. Uluslararası Ticaret Merkezi’nin internet sitesinden Türkiye’nin ihracat rakamlarına bakıp, mermer sektörüne giriş yaptım. Ürünlerimiz Vakko Home’da satışa çıkacakken üniversitede okurken Amerika’da kurduğumuz şirketimizin yatırım almasıyla bu zahmetli işi rafa kaldırdım. Yeni bir yazılım firması kurdum ve içerisinde projeler üretmeye başladık. Sonrası evlilik ve Amerika’da yüksek lisans.

Yeni geliştirdiğiniz iletişim platformu uLouder hakkında bilgi verir misiniz? Bu fikir nasıl doğdu, nasıl hayata geçti?

Can Poyrazoğlu: 2014 yazının bir Temmuz gününde o zamanlar henüz tanımadığım Demirhan’dan okul mail’ıma bir mail geldi, bir mobil uygulama fikri olduğundan bahsetti ve üniversitede sorduğu birkaç arkadaşının referansıyla bana ulaştığını söyledi. Daha sonra konum bazlı bu uygulama fikri çok hoşuma gitti ve benim de aşina olduğum teknolojilerle oldukça örtüşüyordu. Ortak olarak işe başladık, uygulamayı geliştirdik, aynı zamanda da çok ortak yanımız olduğunu keşfedip yakın arkadaş olduk. Son dönemde fiziksel olarak biraz uzak kalmış olsak da, bol bol video konferans ve telefon ile her gün iletişimde kalmaya devam ediyoruz.

Demirhan Erim: Sesini duyurma ihtiyacı olan insanlarla (köpeğini kaybetmiş, yakınlarda arkadaş arayan, kan ihtiyacı olan gibi) üst üste denk geldim ve kafamda bir megafon hayal etmeye başladım. Bu megafona konuştuğunuzda etrafınızdaki herkes sizi duyacak. Tanımasanız da hiçbir ön koşul gerekmeden çevrenizdeki kişilerle iletişim kurabileceğiniz bir platform yapmak istedim. Can, bu megafonu daha da geliştirip insanların cebine koymamızı sağladı. İkimiz de tek çocuk olarak büyüsek de ortaktan öte kardeş olduk.

 Sizin karantina günleriniz nasıl geçiyor?

Can Poyrazoğlu: Zaten uzaktan çalışmaya alışık ve işleri ofise gitmeden başarılı bir biçimde yürütebilen biri olduğum için iş hayatımda çok bir değişiklik olmadı. Bir kafeye gidip çalışmak yerine evden salondan, bazen de imkanlar el verdikçe sitenin bahçesinde bir banktan bilgisayarımdan çalışmaya devam ediyorum. Karantina öncesinde arkadaşlarımla oldukça sosyal bir yaşantım vardı, izolasyon içime dönmeme ve kendime daha fazla zaman ayırmama olanak tanıdı. Ayrıca ailemle ve çocuğum gibi sevdiğim kedimle daha fazla zaman geçiriyorum, bol bol yürüyüş yapıyorum, sakin bir hayat yaşıyorum.

Demirhan Erim: San Francisco’da çok fazla kişi işini kaybetti. Karantinanın Amerika’daki etkileri çoğu ülkeye göre çok daha hızlı gerçekleşti. Bu da bir panik ortamı yaşattı, fakat zamanla insanlar buna da alıştılar. Yalnız şunu söylemeliyim ki, buradaki eğitim seviyesi ve medeniyeti bir markete gittiğinizde dahi hissedebiliyorsunuz. İnsanların bilinçli olması biraz olsun içimizi rahatlatıyor. Evimizden çalışıyoruz ve kısmen yürüyüşe çıkıyoruz. Yaşadığımız bölge konusunda oldukça şanslıyız. Şu dönem işlerden dolayı yoğun geçiyor ve İtalya/Türkiye ekipleriyle toplantılar benim gece gündüz kavramımı maalesef biraz değiştirdi.

 Sizin mezunlarımızla paylaşmak istediğiniz veya genel anlamda eklemek istediğiniz bir şeyler var mı?

Can Poyrazoğlu: Birlikten güç doğacağı kanaatindeyim. Hepimiz gerek mezun olduğumuz için, gerek COVID-19 karantinası nedeniyle ayrı ve uzak düşmüş olabiliriz ancak bilişim çağında yaşıyoruz; teknolojinin imkanlarını en verimli biçimde kullanarak bir araya gelip birbirimize destek olmanın olabilecek en iyi zamanı olduğu düşüncesindeyim. Hepimizin normale göre daha fazla bir şeyler üretebileceği şu günlerde herkese tavsiyem, iyi ya da kötü bir şeyler ortaya çıkarıp en az bir girişim projesi olması yönünde. Proje başarısız olabilir, hiç sorun değil, girişimlerin zaten yüzde doksanı batıyor. Ancak karşılaşacağınız sorunlar ve onları çözmek için geliştireceğiniz çözümler kesinlikle gerek iş hayatınızla ilgili, gerek genel problem çözme yetinizle ilgili size çok şey katar.

Demirhan Erim: Biz sanki aynı kaptan su içmişiz gibi hissediyorum, bir kişi bana Koç Üniversitesi mezunuyum dediğinde çok daha kolay güven çemberime alıyorum. Amerika’da gördüklerim çok acımasız, ülkemiz ipleri yavaş yavaş salıyor gibi. İş konusunda olumsuz etkilenebilecek arkadaşlarımıza destek olmamız gerektiğine inanıyorum. Hastalık gibi konularda ise tanıdığımız bir kişi hayat kurtarabiliyor ve bu tip bağlantıları istesek de satın alamayız, özellikle böyle bir dönemde. Benim, naçizane görüşüm, mezunlar olarak birbirimize kenetlenmemiz ve iletişimimizi kuvvetlendirmemiz yönünde olur.