Koç Üniversitesi 1999 mezunu Selçuk Artut, akademisyenlikten girişimciliğe, müzikten sanata geniş bir skala üzerinde eğlenceli bir kariyer yolculuğu yaşıyor.

Bize eğitiminizden ve bugüne kadar yaptığınız çalışmalardan bahsedebilir misiniz?

Lisans eğitimimi 1994-1999 yılları arasında Koç Üniversitesi’nde Matematik üzerine tamamladım. Sonrasında süregelen müzik uğraşım profesyonel bir boyuta ulaştı. Üniversitede son sene başladığım müzik maceram halen Replikas ile devam ediyor. 2005 yılında Londra’da Middlesex Üniversitesi’nde Sesnel Sanatlar üzerine yüksek lisansımı bitirdim. Doktoramı ise European Graduate School’da Medya ve İletişim Felsefesi üzerine yaptım. 2002 yılından bu yana Sabancı Üniversitesi Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı Programı’nda tam zamanlı olarak Teknoloji Felsefesi, Etkileşim Sanatı&Tasarımı ve Ses Sanatı&Tasarımı alanlarında dersler veriyorum. Replikas ile profesyonel müzik hayatım boyunca altı albüm yayınladık, sayısız konserler verdik. Bunların yanında, Filika Tasarım (www.filikatasarim.com) isimli firmam ile Yaratıcı Teknolojiler üzerine oldukça yenilikçi projeler yapıyoruz. Ayrıca kişisel uğraşım olan sanat üretimimi de CDA-Projects isimli bir galeri ile devam ettiriyorum. Geçen zaman içinde dünyanın çeşitli yerlerinde sergiler açma fırsatım oldu.

Koç Üniversitesi’nde aldığınız eğitimin size nasıl katkıları oldu?

Bu soruya çok emin olduğum bir yanıt vereceğim: Koç Üniversitesi özellikle kendimi net olarak tanımamı sağladı. Günümüzde geçmişe kıyasla alışkanlıklar açısından oldukça farklı bir dönemi yaşıyoruz. 1900’lerin başında Henry Ford’un tek tip ürettiği Model T otomobillerin geride kaldığı, cep telefonu kullanıcılarının cihazlarının çeşitli özelliklerini değiştirerek telefonu kendilerine özel bir nesneye dönüştürdükleri bir dönemde kişinin zevk sahibi olması ve kendini tanıyor olması oldukça önemli bir değer. Üniversitelerin temel sorumluluklarından birinin kişinin kendini tanımasına yardımcı olmak olduğunu düşünüyorum. Henüz lisedeyken hayatta yapmaktan haz duyduğun ve iyi yaptığına inandığın şey her neyse onu bul ve onunla yaşa düşüncesi kendimi Koç Üniversitesi’nde bulmamla bir gerçeğe dönüştü. Ne yazık ki çok az insan kendi geleceğine dair ipleri elinde tutuyor. 94 yılında başladığım Koç Üniversitesi’ndeki öğrenim hayatım bana sürekli yüksek hedefleri amaçlayabileceğimi gösterdi. Okulun ikinci yılında laboratuvar asistanı olarak göreve başlamam, ikinci dil eğitimim sırasında aldığım bursla dil eğitimine yurtdışında devam edebilmiş olmam, bitirme tezi süresince Sayın Attila Aşkar’ın araştırma asistanı olarak görev almam Koç Üniversitesi’nin öğrencilerine ne kadar çok fırsat ve değer verdiğinin somut kanıtları oldu benim için. Özellikle ilk yıllarda alınan temel eğitim sürecinde hem sosyal açıdan hem de kültürel açıdan paha biçilmez bir eğitim kalitesi ile kendimizi her yönde geliştirme olanağımız oldu. Şu anda hayal ettiğim gibi bir üniversitede ders vermenin yanı sıra uzman olduğum alanda sektörde bilinen bir figür olarak yer almaktayım.

Gelecek hedefleriniz ve projeleriniz nelerdir?

Gelecek ile ilgili ana hedefim, aslında bu eğlenceli hayatıma istikrarlı bir şekilde devam etmek. Hayatımda yer eden en yeni proje olan Filika Tasarım kendi alanında oldukça yenilikçi projeler üretiyor ve dünya kalitesinde işler yapıyor. Etkileşimli medya uygulamaları konusunda dünyada bazı ilklere de imza atmaya başladık. Herhangi bir coğrafyaya bağlı kalmadan olabildiğince yaratıcı ve kendine has projeler üretmeye gayret ediyoruz. Piyasada Etkileşimli Tanıtım gibi alanlarda çok daha kaliteli ve bilgi birikimi yüksek bireylere ihtiyaç var. Filika Tasarım olarak bu boşluğu doldurmaya başladığımızı düşünüyorum. Umarım bizimle çalışmak isteyen, bize katılarak bu macerayı yaşamak isteyenlerle bugünden çok daha iyi noktalara varacağız.

Koç Üniversitesi öğrencilerine tavsiyeleriniz var mı?

Üniversite bir kişinin hayatında var olan en önemli deneyimlerden biri. Artık çok fazla üniversite ve içi boş binalar var. Koç Üniversitesi her yönüyle kalitesini en üst seviyede tutabilmiş bir eğitim kurumu. Bu yüzden Koç öğrencilerinin üniversitelerinin ne kadar değerli bir yer olduğunu akıllarından çıkarmamalarını dilerim. Mümkün olabildiğince farklı disiplinleri tanımaya çalışsınlar. Sosyal ve kültürel etkinlikler okulda aldıkları dersler kadar önemli. İyi bir ağ oluşturmak iş ilişkileri açısından kaçınılmaz bir fayda. İnsan bazen bir takım şeylerle uğraşırken zamanı boşa harcayabiliyor. Bence eğitim her ne şekilde olursa olsun asla kayıp değildir. Ne üzerine eğitim alıyorlarsa, tüm inceliklerine kadar öğrenebildiklerinin peşinde koşsunlar ve değişime açık olsunlar. Başta da belirttiğim gibi öncelikle kendilerini tanımaya çalışsınlar. Üniversite sonrası yaşanacak çok uzun bir ömür var onları bekleyen. Bu hayatın önemli bir parçasını iş hayatı oluşturuyor. Hayatın her uğraşından haz duymak güzel bir yaşamın temeli.
İş ve özel hayatınızla ilgili paylaşmak istediğiniz güzel haberleri bu sayfalardan mezunlarımıza duyuracağız. Güzel haberlerinizi mezun@ku.edu.tr adresine bekliyoruz.