|
2004 Psikoloji mezunumuz Özlem Ece Demir
Koç Üniversitesi yayınlarından çıkan 'Ana Babalık: Kuram ve Araştırma'
adlı kitapta Aylin Küntay ile Dil ve İletişim Becerilerinin Gelişiminde
Ana Baba Etkileri başlıklı bölümüyle yer aldı.
Ana Babalık: Kuram ve Araştırma kitabı
yirmi iki araştırmacının katkı yaptığı on dört bölümlük bir derleme.
Her bir bölüm, ana babalığa dair farklı bir konuyu inceleyerek o
alandaki çeşitli bakış açılarını verirken, yeni araştırma sorularına
zemin oluşturacak tartışma ve analizler içermekte.
Genel olarak evrensel ve yerel nitelikler gösteren, çok yönlü ve karmaşık bir olgu olan ana babalığı inceleyen derlemede, |
ana babalık konusundaki ulusal ve uluslararası çalışmalar, kuram ve güncel araştırma bulguları kapsamlı şekilde ele alınıyor.
2004 Uluslararası İlişkiler mezunumuz Pınar Özyürek hem bu kitap hem de
Ece'nin mezuniyet sonrası yaptıkları ile ilgili keyifli bir sohbet
yaptı. Keyifle okumanız dileğiyle…
Ececim kısaca kendini mezunlarımıza tanıtır mısın? Koç’tan mezun olduktan sonra neler yaptın?
Koç’tan lisans derecemi aldıktan sonra 2004-2009 yılları
arasında Amerika’da Chicago Üniversitesi’nde Profesör Susan Levine ve
Susan Goldin-Meadow ile tipik gelişen ve beyin hasarlı çocukların dil ve
okuma-yazma gelişimi üzerinde çalışmalarımı sürdürdüm ve doktora
tezimi tamamladım. 2009-2012 yıllarında yine aynı üniversitede
doktora-sonrası araştırmalarıma devam ettim ve araştırmalarımı
çocukların dil gelişimindeki farklılıkların nedenleri özellikle de
çevrenin etkileri üzerine yoğunlaştırdım. Aynı zamanda Psikoloji
bölümünde Dil Gelişimi, Gelişim Psikolojisi ve Psikoloji Araştırma
Metotları üzerine dersler verdim. 2012 yılının Temmuz ayından bu yana
da Northwestern Üniversitesi’nde Profesör James Booth ile araştırma
görevlisi olarak çalışmalarıma devam etmekte ve beni çok
heyecanlandıran bir proje üzerinde çalışmaktayım. Bu yeni projede beyin
görüntüleme teknikleri, yani Fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme
(fMRG), kullanarak çocuklarda okuma-yazma ve matematik güçlüğünün
altında yatan davranışsal ve nörolojik nedenleri araştırmaktayım.
|
Neden çocuk dil gelişimi? Bu alanda seni en çok
heyecanlandıran neydi? Bu alanda paylaşabileceğin çarpıcı bir gelişme
varsa bizlerle paylaşır mısın?
Dil ve okuma gelişimine olan ilgimin temelleri Koç'taki
lisans yıllarıma ve değerli hocam Aylin Küntay ve Aslı Özyürek yaptığım
asistanlık dönemine dayanıyor. O yıllarda beni en şaşırtan dil yetisinin
hem bizi diğer canlılardan ayıran evrensel bir yeti olması hem de aynı
zamanda çevrenin etkilerine de çok açık olması idi. Yani dünyanın her
yerinde çocuklar çevrelerinde konuşulan dili hızla öğrenmeye hazır
doğuyorlar. Duyan ebeveynlere doğan sağır çocuklar bile eğer onlara
işaret dili öğretilmezse kendi kendilerine dilin özelliklerini taşıyan
iletişim sistemleri geliştiriyorlar ellerini kullanarak. Fakat
çocukların dil gelişiminde çok büyük farklılıklar da var. Dil yetisinin
çocukların hafıza, uzamsal yetiler, okuma ya da matematik yetisi gibi
diğer temel yetilerinin gelişiminde temel rol oynaması açısından da bu
farklılıklar önemli. Pratik açıdan bakılırsa da bu, dil yetileri
desteklenen bir çocuğun diğer alanlarda da gelişme gösterebileceği
anlamına geliyor. Bu alanda çok sayıda çarpıcı gelişme var. Aklıma
gelenlerden birkaçı; fMRG gibi beyin |
görüntüleme teknikleri ile çocuklarda dil gelişiminin ve dil gelişim
bozukluklarının nörolojik temelleri hakkında bilgimiz giderek artıyor.
Çocukların Türkçe, İngilizce gibi karmaşık dil sistemleri erken yaşlarda
öğrenmelerini sağlayan temel yetilere dair bilgilerimiz giderek
artıyor. Son olarak da çocukların dil gelişimi için hangi koşulların en
elverişli olduğuna dair de çalışmalar hızla artıyor.
Ana Babalık çok güzel bir derleme. Kitap fikri nasıl ortaya çıktı? Genel olarak kitap hakkında bilgi verebilir misin?
Koç Üniversitesi Psikoloji bölümü hocalarından Bilge Yağmurlu ve
Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü hocalarından Melike Sayıl’ın
fikriydi böyle bir kitabı derlemek. İyi ki de böyle bir projeye el
atmışlar Bilge ve Melike hocalarımız. Yurtdışında bu tür el
kitaplarının çok güzel örnekleri var. Fakat her ne kadar özellikle son
yıllarda ülkemizde de anne-babaların çocuk gelişimindeki rolü üzerine
çok önemli çalışmalar yürütüldüyse de, bu çalışmaların derlenip
toparlandığı, özetlendiği Türkçe bir kaynak eksikti. Bu boşluğu
doldurmak için ortaya çıktı bu kitap fikri. Ben de Aylin Hocam böyle
bir kitaba dahil olmak isteyip istemediğimi sorduğunda çok mutlu oldum
ve hemen kabul ettim. Dil gelişiminden ahlak gelişimine geniş bir
yelpazede çocuk gelişiminde ebeveynlerin etkisi inceleyen çok güzel bir
derleme çıktı ortaya. Kitabımız Koç Üniversitesi yayınlarından ve
geçen ay raflarda yerini aldı. Umarız konu ile ilgilenen herkes için
yararlı, uzun soluklu bir kaynak olur.
Aylin Hanım ile birlikte yazdığınız bölüm ne hakkında?
Aylin Hocam ile yazdığımız bölüm anne-babaların çocuk dil
gelişimindeki etkisi üzerine. Çocuklar konuşmaya başlayıp, ilk
sözcüklerini üretmeden çok önce bile çevreleri ile yoğun bir iletişim
içindeler. Çocuğun gelişiminin her alanı özellikle de dil gelişimi için
erken yaşlarda çevrelerinden ve özellikle de ebeveynlerinden gördükleri
desteğin, ilginin önemi çok büyük.Yani anne-babalar çocukları için bir
nevi ilk eğitmen rolünü oynuyorlar bu yıllarda. Buna bağlı olarak dil
gelişiminde erken yaşlardan itibaren çocuklar arasında çok büyük
farklılıklar var. Bu farklılıklar ileriki yıllardaki okul başarısı ve
genel zihinsel becerileri ile ilişkili oldukları için önemliler. Biz de
bu konu üzerindeki ulusal ver uluslararası çalışmaları derledik.
Anne-babaların çocukların sözcük bilgisi, gramer bilgisi, anlatı
becerisi ve genel akademik becerileri üzerinde doğumdan başlayarak
ilkokul yıllarında uzanan bir çerçevede etkilerini araştıran
çalışmaları özetledik. Ben yazarken çok keyif aldım. Umarım okuyucular
için de yararlı olur.
Çalışmalarının yanında çok keyifli bir blog sayfan var, çocuk
ve dil gelişimi ile ilgili çok güzel bilgiler veriyorsun. Blog henüz
yeni olduğu için belki mezunlarımız bilmiyordur. Bize bu bloğun çıkış
noktasını anlatır mısın? Okuyuculardan nasıl tepkiler alıyorsun?
Teşekkür ederim Pınarcım. Çocukaklı ufak adımlarla ilerliyor ve beni
çok mutlu ediyor gerek bloğa yazmak gerekse gelen yorumları okumak.
Biz gelişimsel psikologlar günlerimizi çocuk gelişimi ile ilgili
soruları araştırmakla geçiriyoruz. Fakat araştırmalarımızın sonuçlarını
genelde sadece konferanslarda, akademik dergilerde diğer
akademisyenlerle paylaşabiliyoruz ve maalesef çoğu zaman bu mecralar
anne-babalara ya da diğer ilgililere kapalı. Öte yandan anne-babalar
özellikle de internetin gelişmesi ile çocuk gelişimi ile ilgili bir
bilgi bombardımanına maruz kalmış durumdalar ve bu bilgi okyanusunda
boğulmamaya, en doğru bilgiye ulaşmaya çalışıyorlar. Bunun benim hep
aklımı kurcalayan bir konu olduğunu bilen sosyal medya uzmanı kardeşim
bana bir blog yazmamı önerdi. Ben de akademisyenler ve anne-babalar
arasında bir köprü oluşturabilecek bir blog hazırlamak istedim. Blogda
gelişimsel psikoloji alanında kabul görmüş, saygıdeğer
araştırmacıların, teorik olarak güçlü ve aynı zamanda anne-babalar için
pratik bilgiler içerebilecek makalelerini derliyor ve özetliyorum bizi
kendine hayran bırakan çocuk aklı hakkında. Bilimsel makalenin aslında
da link vermeye özen gösteriyorum. Okuyuculardan hem güzel tepkiler hem
de yararlı öneriler alıyorum. Herkesi beklerim
cocukakli.wordpress.com’a.
Anne-baba olmayı planlayan ya da olan mezunlarımıza
çocuklarının dil gelişiminde olumlu etkiler yaratmalarını sağlayacak,
uygulayabilecekleri bazı pratik önerilerde bulunabilir misin?
Bizim mezunlarımız hayatı dolu dolu yaşayan, gerek iş hayatında
gerekse sosyal yaşamda büyük sorumluluklar taşıyan insanlar. Çocuğu
olan arkadaşlarımla konuştuğumda bana yoğun tempolarından ötürü
çocukları için ellerinden geleni yapıp yapamadıklarından, onlara gerekli
fırsatları tanıyıp tanımadıklarından endişelendiklerini belirtiyorlar.
Bu endişeler sanırım biraz da ebeveynliğin doğasında var. Anne babalar
tabii ki çocuklarının hayattaki ilk eğitmenleri olduklarını ve
çocuklarının gerek okul öncesi yıllarda gerekse okul dönemindeki ne
kadar önemli rol oynadıklarını unutmamalılar. Fakat aynı zamanda
çocuklarına olumlu, uyarıcı, keyifli, eğitici ortamlar hazırlamak için
pahalı oyuncaklara, programlara, yüksek bütçelere, derslere, geniş
zaman dilimlerine ihtiyaçları olmadığını da hatırlamalılar. Hem dil
gelişimi için hem de diğer zihinsel yetilerin gelişimi için günlük
hayatlarındaki sıradan olayları değerlendirebilirler. Örneğin işten
yorgun geldiler ve mutfakta yemek mi yapıyorlar, 4 yaşındaki Mete’yi
suç ortakları yapsınlar kendilerine. Yemeğe eklenecek domatesleri
saymak, ya da zeytinyağını ölçmek Mete’nin matematik gelişimi için;
karnıbahar, ölçüm, planlamak gibi daha nadir kullanılan kelimeleri
duymak sözcük hazinesinin gelişimi için; “ekmeği masaya götürmeden
önce bu tabağa koy ki kırıntılar dökülmesin” gibi zengin cümleler
duyması gramer bilgisi gelişimi için, rafın üstündeki bardaktan ya da
masanın altındaki torbadan bahsederken üst ve alt gibi kelimeleri
kullanmak uzamsal yetilerinin gelişimi için; yuvada ne yediğini
sormanız anlatım yetisi için; size yardım ederken iyi bir iş
çıkardığını söylemeniz duygusal gelişimi için yararlı olacaktır. Evet
belki de mutfağı temizlemek biraz daha uzun sürecek ya da yemek biraz
daha geç pişecek ama böyle anlar hem anne-babalar hem de çocuklar için
olağan aktiviteleri daha eğlenceli kılacak hem de çocukların gelişimine
destek olacaktır.
Bu keyifli sohbet için teşekkürler! Başarılarının devamını dileriz…
Ben teşekkür ederim Pınarcım! Benim için bir zevkti.
İş ve özel hayatınızla ilgili paylaşmak istediğiniz güzel
haberleri bu sayfalardan mezunlarımıza duyuracağız. Güzel haberlerinizi
mezun@ku.edu.tr adresine bekliyoruz. |