![](2-1_files/sol2_061211_d1.jpg) |
1998'de üniversitemize lisans öğrencisi olarak
başlayan Hüseyin, doktora çalışmalarını
tamamlayarak alanının en önde gelen araştırma
merkezlerinden biri olan Almanya Hamburg'daki
DESY'de doktora sonrası araştırmacı olarak
çalışmalarına başladı.
Merhaba
Hüseyin, uzun yıllardır Koç'taydın, seni artık
tanımayan yoktur herhalde ama kendini kısaca
tanıtır mısın? Koç Üniversitesi maceranı anlatır
mısın?
Güneş merhaba. Senin de
söylediğin gibi Koç'ta oldukça uzun süre bulundum.
Üniversite'yi ilk kazandığımda 5 yıl burada
kalacağımı düşünürken birden 11 yıl oluverdi. Koç
Üniversitesi Fizik bölümünü 1998'de kazandım.Biraz
maceralı geçen bir hazırlık devresinden sonra
lisans eğitimime 2000 yılında başladım.2004
yılında fizik bölümünden mezun olduktan sonra yine
aynı yıl danışman hocamın da teşviki ile
yeni |
olan malzeme bilimi ve mühendisliği yüksek lisans
programına başladım. 2006 yılında yüksek lisans derecemi
aldıktan sonra İTÜ'de doktoraya başladım. Tabi ki bu
süre boyunca Koç'tan kopmadım. Fizik ve genel fen
derslerinin koordinatörlüğünü yaptım. İTÜ'deki bir
yıldan sonra Koç'ta doktora programının açılması ile
tekrar öğrenci ve asistan olarak Koç'a geri döndüm. Bu
yıl ise doktoramı tamamlayıp Koç Üniversite'sinde
maceramı tamamladım.
Yüksek lisans ve
doktora çalışmalarından bahseder misin, araştırma
konuların nelerdi? Bundan sonrası için planların
neler?
Yüksek lisans ve doktora
sırasında, yüksek enerjili katıl hal lazerlerini
geliştirmek ve geliştirdiğimiz bu lazerler ile nano ve
polimer malzemelerin optik karakterizasyonu üzerinde
çalıştım. Bu süre boyunca birçok fizik, elektronik
derslerinde ve ayrıca genel fen dersinde asistanlık
yaptım. Onun için her dönemden birçok öğrenci ile
tanışma fırsatım oldu. Bundan sonrasında ise Almanya'nın
Hamburg kentinde bulunan bir araştırma merkezinde
doktora sonrası araştırmacı olarak çalışmaya başlıyorum.
Orada ise attosaniye biliminde kullanılmak üzere
lazerler geliştireceğim.
Koç'tan
ayrılacak olmak sana nasıl geliyor? En çok neyi
özleyeceksin?
Hayatımın 11 senesini
Koç'ta geçirdikten sonra bana buradan ayrılmak oldukça
tuhaf gelecek. Eşimle bile Koç'ta tanıştım. Burada bir
sürü arkadaşım oldu. Birçok öğrenci kulübünün
kurulmasını ve bazıların dağılmasını bile gördüm.
Bazılarında aktif roller üstelendim. Arkadaşlarla
paylaşılan faaliyetlerin ne kadar eğlenceli olduğunu
öğrendim. Koç'tan ayrıldığım zaman, özleyeceklerimin
listesini yapmak dahi istemem.
Koç'la
ilgili unutamadığın bir anın var
mı?
Koç'la ilgili tabi ki birçok anım
var. Bunların hepsinden bahsetmek maalesef mümkün değil.
Aklıma gelenlerden ilki şöyle: Dağcılık kulübünden beş
arkadaş (Nermin, Gün, Ekin, Mustafa ve ben) ara
tatilinin sonuna doğru Niğde Aladağlar'da bir tırmanış
yapmaya karar verdik. Bu faaliyet için ise rotaları
araştırdık, gitmeyi planladığımız bölgeye gidenlerden
bilgi aldık ve kamp malzemelerinin bakımlarını yaparak
bir iki hafta da hazırlık yaptık. Sonunda Niğde'de
buluşup bir köyden tırmanışa başlayarak biraz zorlu da
olsa ilk kamp yerimize ulaşabildik. Hemen çadırlarımızı
kurup bir şeyler yedikten sonra uyuduk. Sabah
kalktığımızda ise etrafın tamamen sisle kaplandığını ve
kar yağışının başladığını görünce tekrar Niğde'ye
dönmemiz gerektiğini anladık. "Madem dağa çıkamıyoruz o
zaman biz de Ürgüp'te yeraltı şehirlerini dolaşırız"
dedikten sonra Niğde'ye inip o gün içerindeki Nevşehir'e
giden ilk otobüsten bilet aldık. Otobüs'te yalnızca bir
kişilik yer olduğunu ancak otobüse binince anladık. O
koltuğa da aramızdaki tek bayan Nermin'i oturttuk. Biz
de yolculuğumuzu şoförlerin uyuduğu kabinde yatarak
geçirdik. Eminim ki bizim rahatımız, Nermin'inkinden çok
daha iyiydi. Ürgüp'ten tatil sonunda geri döndüğümüzde
ise okul daha açılmadan kar nedeniyle tekrar tatil oldu
ve biz dağ için hazırladığız her şeyi yurt ve yemekhane
arasında gidip gelirken kullanmak zorunda kaldık. Kışın
Koç kampüsünde yaşıyorsan ayrıca dağa gitmene hiç gerek
kalmıyor.
Hüseyin, seni tebrik ediyor,
bundan sonrası için çalışmalarında sana başarılar ve iyi
şanslar diliyoruz.
|