|
Merhaba Burçin, bize
kendini tanıtır mısın? Merhaba.
2005 yılında Saint-Benoit Fransız Lisesi’nden
mezun oldum. Kafası çok karışık bir gençtim ve
ailemin yönlendirmeleriyle Koç Üniversitesi
Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandım.
Fransız mezunu olduğumdan bir yıl hazırlık
okudum. Daha sonra 1.sınıfa geçtim ve bir gün
çok ani bir kararla aslında moda okumak
istediğime karar verdim. 2007 yazında İtalya’da
moda üzerine bir eğitime katıldım. Bütün dünyam
değişti. Ancak Koç’u bırakıp, bambaşka bir
hayata başlamaya da gönlüm el vermedi. Planım
Koç’tan mezun olduktan sonra tekrar İtalya’ya
dönmek ve hayatıma yepyeni bir yön vermekti.
Ancak hayat her zaman planladığımız gibi
gitmiyor. Şimdi hayal ettiğimden çok daha başka
bir noktadayım ama tahminlerimin çok daha
ötesinde mutlu ve huzurluyum. Sanırım insan
doğru bir adım attığını bu şekilde anlıyor.
İçinde bir huzur, bir dinginlik oluyor. En
azından ben bu durumu böyle tarif
edebiliyorum. |
Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan
sonra neler yaptın?
Mezun olduğum ilk günden itibaren
okulumu çok özledim. Artık hayata atılma vaktiydi
ancak ben hala bir şeylerin eksik olduğunu
hissediyordum. Seneler boyunca planladığım gibi
İtalya’ya gitmek üzereyken karşıma bambaşka bir
fırsat çıktı ve ben kendimi Amerika’da buldum.
Kaliforniya Üniversitesi, Irvine’da üç aylık bir
pazarlama programına katıldıktan sonra, Los
Angeles’ta bir moda firmasında pazarlama stajyeri
olarak işe başladım. 6 ay da Los Angeles’ta
kaldıktan sonra Türkiye’ye geri döndüm ve
Ataşehir’de açılan yeni Foça Restaurant’da derhal
iş başı yaptım.
Amerika deneyimin nasıldı, sana neler
kattı? Amerika tarifsiz bir
deneyimdi. Çok keyifli ve faydalı bir 9 ay
geçirdim. Birbirinden muhteşem insanlarla tanıştım
ve hayatım büyük ölçüde değişti. Türkiye’de de
ailemden ayrı yaşıyordum ancak yine de aileden bu
denli uzak olmak hayatınız için çok farklı bir
tecrübe. Amerika deneyimi beni olduğumdan çok
daha farklı bir insan yaptı. Daha rahat, daha
huzurlu ve sorumluluk sahibi ama her şeyden
önemlisi yeniliklere çok daha açık biri haline
geldim. Bu gerçekten çok keyifli bir değişimdi.
Moda’dan Restaurant’a geçmek nasıl
oldu?
Türkiye'ye dönmeme yakın beni ne yapacağıma dair
bir telaş sardı. Kendi yerime sahip olmak
istiyordum. Küçük bir butik ya da bir moda evi
ancak böyle bir işe kalkışacak ne alt yapım vardı
ne de bana kendi tecrübeleriyle yol gösterecek,
yardımcı olabilecek bir kimse. Ben kadere çok
inanırım. Ben bu sorularla boğuşurken babam aradı
ve Ataşehir'de yeni bir restaurant açacaklarını
ve işin başına geçersem çok mutlu olacağını
söyledi. O gece çok düşündüm ve karar verdim.
İnsan doğru bir adım attığında bunu gerçekten
yürekten hissediyor. Ben de babamın teklifini
kabul ederken aynen öyle hissettim. Bütün kafa
karışıklıklarım, o ne yapacağını bilememe hali
birden uçup gitti. İşte modadan restaurantcılık
işine geçişim böyle aniden bir gecede oldu. Çok
da iyi oldu. :)
Aile şirketinde çalışmanın avantajları
ve dezavantajları neler?
Benim babam anlaşması zor bir adam
ama kendisiyle Foça'da nadiren karşılaştığımız
için kendimi nispeten şanslı sayıyorum. Kendisi
aslında Elektronik Mühendisliği mezunu ve
bambaşka bir sektörde hizmet veren bir firmanın
sahibi. Ancak aşırı sosyal kişiliği ve geniş
çevresi nedeniyle hayali bir restaurant sahibi
olmakmış. Bu hayaline 2004 yılında ilk olarak
Küçükyalı Foça'yı faaliyete geçirerek kavuştu.
Kendisi A'dan Z'ye restaurantın her şeyiyle
ilgilenmesine rağmen hiç bir zaman ön planda
olmayı tercih etmedi. Hala da öyledir. İşte bu
sebeple restauranta misafir olarak gelmeyi ve
kontrollerini uzaktan yapmayı tercih eder. Ancak
buna rağmen ''Acaba babamla çalışmaya başlamakla
hata mı ettim ?'' dediğim anlar olmadı mı? Tabi ki
oldu. Ama babamın beni bütün zorlamalarının
altında işi daha iyi ve daha çabuk öğrenmem
olduğunu fark ettiğim gün aramızdaki bütün o
anlaşmazlıklar eskisi kadar rahatsız etmez oldu
beni. Aşırı prensip sahibi bir babayla çalışmak
her ne kadar zor olsa da, yine de bir başkasıyla
çalışmak istemezdim.
Uluslararası
İlişkiler okuduktan sonra restaurant
işletmeciliğine geçmek nasıl? Koç’ta aldığın
eğitimin faydalarını görüyor musun?
Bazen insanlar
soruyorlar ''Restaurantçı olmak için mi bu kadar
okudun?'' diye. Ben kesinlikle böyle düşünmüyorum.
İnsan eninde sonunda kendisini mutlu edecek şeyi
bulmalı ve imkanı varsa mutlaka o işle meşgul
olmalı ki sağlıklı, huzurlu bir yaşam sürebilsin.
Ben bu şansa erişebilen insanlardanım. En azından
ben öyle olduğuna inanıyorum. Koç'tan aldığım
eğitimin faydalarını yalnızca işimde değil, her
yerde görüyorum. Her şeyden önce Koç bana bir
vizyon, hayata karşı bir bakış açısı ve çok güzel,
kaliteli bir çevre sağladı. Bir Koç mezunu
olmaktan gurur ve övünç duyuyorum. Ne işle meşgul
olursam olayım bu asla değişmeyecek bir
gerçek.
|
Senin restaurantına gelen mezunlarımız
neyi tatmadan gitmesinler?
Biz Ataşehir Foça Balık olarak
Küçükyalı Foça'dan biraz daha değişik bir menü
hazırladık. Alışılagelmiş Foça lezzetlerinin yanı
sıra menümüzü Ege Otları ve Girit Mutfağı
tatlarıyla zenginleştirdik. Yeni şeyler
denemekten hiç korkmayan şefimiz ve onun
profesyonel ekibinin lezzetli ellerinden çıkan
özel sosuyla kalamar ızgara, Rum böreği ve Foça
Ceviche'yi şiddetle tavsiye
ederim. |