Nisan 2012 E.bulten
Aylık Elektronik Haber Servisi
Nisan 2012
 
 
Burçin Önay'la Foça Balık'ta.
Uluslararası İlişkiler mezunumuz Burçin Önay'10'la yeni açtığı Ataşehir Foça Balık Restaurant'ta görüştük. Burçin Koç Üniversitesi sonrası yaptıklarını, yeni kariyerine başlangıç hikayesini ve deneyimlerini mezunlarımızla paylaştı.
Merhaba Burçin, bize kendini tanıtır mısın?
Merhaba. 2005 yılında Saint-Benoit Fransız Lisesi’nden mezun oldum. Kafası çok karışık bir gençtim ve ailemin yönlendirmeleriyle Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandım. Fransız mezunu olduğumdan bir yıl hazırlık okudum. Daha sonra 1.sınıfa geçtim ve bir gün çok ani bir kararla aslında moda okumak istediğime karar verdim. 2007 yazında İtalya’da moda üzerine bir eğitime katıldım. Bütün dünyam değişti. Ancak Koç’u bırakıp, bambaşka bir hayata başlamaya da gönlüm el vermedi. Planım Koç’tan mezun olduktan sonra tekrar İtalya’ya dönmek ve hayatıma yepyeni bir yön vermekti. Ancak hayat her zaman planladığımız gibi gitmiyor. Şimdi hayal ettiğimden çok daha başka bir noktadayım ama tahminlerimin çok daha ötesinde mutlu ve huzurluyum. Sanırım insan doğru bir adım attığını bu şekilde anlıyor. İçinde  bir huzur, bir dinginlik oluyor. En azından ben bu durumu böyle tarif edebiliyorum. 

Koç Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra neler yaptın?
Mezun olduğum ilk günden itibaren okulumu çok özledim. Artık hayata atılma vaktiydi ancak ben hala bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordum. Seneler boyunca planladığım gibi İtalya’ya gitmek üzereyken karşıma bambaşka bir fırsat çıktı ve ben kendimi Amerika’da buldum. Kaliforniya Üniversitesi, Irvine’da üç aylık bir pazarlama programına katıldıktan sonra, Los Angeles’ta bir moda firmasında pazarlama stajyeri olarak işe başladım. 6 ay da Los Angeles’ta kaldıktan sonra Türkiye’ye geri döndüm ve Ataşehir’de açılan yeni Foça Restaurant’da derhal iş başı yaptım.

Amerika deneyimin nasıldı, sana neler kattı?
Amerika tarifsiz bir deneyimdi. Çok keyifli ve faydalı bir 9 ay geçirdim. Birbirinden muhteşem insanlarla tanıştım ve hayatım büyük ölçüde değişti. Türkiye’de de ailemden ayrı yaşıyordum ancak yine de aileden bu denli uzak olmak hayatınız için çok farklı bir tecrübe. Amerika deneyimi beni olduğumdan çok daha farklı bir insan yaptı. Daha rahat, daha huzurlu ve sorumluluk sahibi ama her şeyden önemlisi yeniliklere çok daha açık biri haline geldim. Bu gerçekten çok keyifli bir değişimdi.

Moda’dan Restaurant’a geçmek nasıl oldu? 
Türkiye'ye dönmeme yakın beni ne yapacağıma dair bir telaş sardı. Kendi yerime sahip olmak istiyordum. Küçük bir butik ya da bir moda evi ancak böyle bir işe kalkışacak ne alt yapım vardı ne de bana kendi tecrübeleriyle yol gösterecek, yardımcı olabilecek bir kimse. Ben kadere çok inanırım. Ben bu sorularla boğuşurken babam aradı ve Ataşehir'de yeni bir restaurant açacaklarını ve işin başına geçersem çok mutlu olacağını söyledi. O gece çok düşündüm ve karar verdim. İnsan doğru bir adım attığında bunu gerçekten yürekten hissediyor. Ben de babamın teklifini kabul ederken aynen öyle hissettim. Bütün kafa karışıklıklarım, o ne yapacağını bilememe hali birden uçup gitti. İşte modadan restaurantcılık işine geçişim böyle aniden bir gecede oldu. Çok da iyi oldu. :)

Aile şirketinde çalışmanın avantajları ve dezavantajları neler?
Benim babam anlaşması zor bir adam ama kendisiyle Foça'da nadiren karşılaştığımız için kendimi nispeten şanslı sayıyorum. Kendisi aslında Elektronik Mühendisliği mezunu ve bambaşka bir sektörde hizmet veren bir firmanın sahibi. Ancak aşırı sosyal kişiliği ve geniş çevresi nedeniyle hayali bir restaurant sahibi olmakmış. Bu hayaline 2004 yılında ilk olarak Küçükyalı Foça'yı faaliyete geçirerek kavuştu. Kendisi A'dan Z'ye restaurantın her şeyiyle ilgilenmesine rağmen hiç bir zaman ön planda olmayı tercih etmedi. Hala da öyledir. İşte bu sebeple restauranta misafir olarak gelmeyi ve kontrollerini uzaktan yapmayı tercih eder. Ancak buna rağmen ''Acaba babamla çalışmaya başlamakla hata mı ettim ?'' dediğim anlar olmadı mı? Tabi ki oldu. Ama babamın beni bütün zorlamalarının altında işi daha iyi ve daha çabuk öğrenmem olduğunu fark ettiğim gün aramızdaki bütün o anlaşmazlıklar eskisi kadar rahatsız etmez oldu beni. Aşırı prensip sahibi bir babayla çalışmak her ne kadar zor olsa da, yine de bir başkasıyla çalışmak istemezdim.

Uluslararası İlişkiler okuduktan sonra restaurant işletmeciliğine geçmek nasıl? Koç’ta aldığın eğitimin faydalarını görüyor musun?
Bazen insanlar soruyorlar ''Restaurantçı olmak için mi bu kadar okudun?'' diye. Ben kesinlikle böyle düşünmüyorum. İnsan eninde sonunda kendisini mutlu edecek şeyi bulmalı ve imkanı varsa mutlaka o işle meşgul olmalı ki sağlıklı, huzurlu bir yaşam sürebilsin. Ben bu şansa erişebilen insanlardanım. En azından ben öyle olduğuna inanıyorum. Koç'tan aldığım eğitimin faydalarını yalnızca işimde değil, her yerde görüyorum. Her şeyden önce Koç bana bir vizyon, hayata karşı bir bakış açısı ve çok güzel, kaliteli bir çevre sağladı. Bir Koç mezunu olmaktan gurur ve övünç duyuyorum. Ne işle meşgul olursam olayım bu asla değişmeyecek bir gerçek.

Senin restaurantına gelen mezunlarımız neyi tatmadan gitmesinler?
Biz Ataşehir Foça Balık olarak Küçükyalı Foça'dan biraz daha değişik bir menü hazırladık. Alışılagelmiş Foça lezzetlerinin yanı sıra menümüzü Ege Otları ve Girit Mutfağı tatlarıyla zenginleştirdik. Yeni şeyler denemekten hiç korkmayan şefimiz ve onun profesyonel ekibinin lezzetli ellerinden çıkan özel sosuyla kalamar ızgara, Rum böreği ve Foça Ceviche'yi şiddetle tavsiye ederim.