İstanbul'da yaşamanın en keyifli yanlarından biri ,
her noktasında keşfedilecek yüzlerde kültür mirası
yatıyor olması. Haftasonlarını İstanbul'u keşfetmek ve
sokaklarda tarihin peşinden yürümek isteyenler için
Mezunlar Derneği 10 senedir Kültür Turları organizasyonu
yapıyor.
Mezunlar Derneği - İstanbul Kültür Turları'nın Nisan
ayındaki adresi Haliç ve Çevresi 'ydi .
Yine Fest Travel ile 16 Nisan Cumartesi günü Koç
Üniversitesi ailesinden 18 kişinin katılımıyla ,
profesyonel rehber Deniz Yalav rehberliğinde İstanbul'un
en eski yerleşim bölgelerinden olan ve gerçek anlamda
inanç, din, dil ve sosyal paylaşımların iç içe geçtiği
bir mozik sunan Haliç'i gezdik .
Haliç ve Çevresi'nde Fener ve Balat semtlerinde
dolaştık, dini mimari örneklerini, sivil mimarlık
örnekleri ve sokak dokusunu yakından tanıdık. Günümüzde
kültürel mirasın korunması ve geleceğe aktarılması
amacıyla yürütülen restorasyon ve koruma projelerinin
bir örneği de Fener ve Balat Semtlerinde yürütülmüştür.
Fener ve Balat Semtlerinin Rehabilitasyonu Programı
Avrupa Komisyonun 7 milyon avro hibesi ile 2003-2007
yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Bu süreçte
yüzlerce ev restore edilmiş, semt sakinlerinden oluşan
Topluluk Katılım Forumu ve Semt Gönüllüleri gibi
oluşumlar kurularak yapılan çalışmanın semt sakinlerince
benimsenmesi ve sürdürülmesi sağlanmaya çalışılmıştır.
Bu program ile ilgili detaylı bilgi için http://www.fenerbalat.org/
Gezdiğimiz rota surlarla çevrili iki semt arasında
kalan tarihi bölgeydi. Cibali ve Aya Kapı'dan başlayan
turda gördüğümüz yapılar şunlardı: Gül Camisi, Aya
Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Kantemir Evi, Meryem Ana
Rum Ortodoks Kilisesi, Fener Rum Lisesi, Patrikhane ve
Aya Yorgi Kilisesi, Sveti Stefan (Bulgar Ortodoks
Kilisesi), İoannis Prodromos Kilisesi (Tur-u Sina
Manastırı), Bala Semti , Surp Hıreşdagabet Ermeni
Kilisesi, Ferruh Kethüda Camisi, Ayvansaray, Vlaherna
Ayazma ve Kilisesi ve İvaz Efendi Camisi.
|
|
|
|
Kültürü her anlamda yaşamak amacıyla bu turumuzda
sürpriz bir değişiklik de yaparak tarihi ve gurme
kültürünü biraraya getirdik. Turlarımızda öğlen
molalarını sandwichlerimizle, gezilen bölgede bir
kahvede yapıyorduk. Bu kez turlara katılan Koç
Üniversitesi ailesi mensuplarının önerileriyle gezinin
içine bir de yemek keyfi ekledik. Yaklaşık 20 yıldır
Eminönü'nde, Güneydoğu Mutfağı'nın en güzel örneklerini
sunan, muhteşem manzaralı 'Hamdi Restaurant'da keyifli
bir öğlen yemeği yedik ve turumuza midemizi de mutlu
ettikten sonra devam ettik .
Bölge Tarihi hakkında...
Kentsel ve Mimari Çevre Günümüzde, Fener ve Balat
semtleri kuzeydeki Bizans dönemi surları ile güneydeki
bölgeyi çevreleyen yamaçlar arasına sıkışmış durumdadır.
Haliç kıyısını izleyen ve çevre yoluna bağlanan transit
yol sayesinde semte ulaşım kolaydır. Ancak, bu yoldan
semtlerin algılanamaması ve araç park etme olanağının
bulunmaması semtlerin çekiciliğini azaltmaktadır.
Fener ve Balat, birbirini dik açı ile kesen bir
yol düzenine sahiptir. Semtlerin tipik kentsel yapısı,
bölgeyi tahrip eden yangın sonrası parselasyondan
kaynaklanır. Cumbalarıyla ahenkli bir görünüme sahip
cepheler ve günümüzde cemaat yokluğundan dolayı bazıları
kapanmış dini yapılar, bölgenin mimari karakterini
belirler.
Semtlerdeki binalar bir ila dört
katlıdır. Bunların yarıdan fazlası 1930 öncesi yıllarda
inşa edilmiş olup semtin özgün karakterini oluştururlar.
1930-1950 yılları arasında yapılan binalar ise bu mimari
karakteri devam ettirmekle beraber dönemin özelliklerini
de yansıtmaktadır.
|
|
Fener Rum Patrikhanesi'nin
burada bulunmasından dolayı, Fener, Bizans döneminden
beri Rumların yoğun olduğu bir bölge olmuştur.
17.yüzyılda, Fener, kesme taştan evleri ve zengin
süslemeli bina cepheleriyle seçkinlerin ve burjuvaların
tercih ettiği bir yerleşim mekanı olmuştur. Osmanlı
İmparatorluğu döneminde, Fener'de oturan, iyi eğitim
görmüş ve bir kaç dil bilen Rumların önemli bir bölümü
tercüman ya da diplomat olarak üst düzey devlet
görevlerinde bulunmuşlardır.
18. yüzyılda
aristokrat Rum aileleri Patrikhaneci varında ahşap ya da
kagir villalar inşa etmeye başlamışlar, ancak yerleşim
yapısı 19. yüzyılda önemli ölçüde değişmiş, Fener'in
ileri gelen aileleri semtten ayrılarak, Boğaz
kıyısındaki Tarabya, Kuruçeşme veya Arnavutköy gibi
köylere yerleşmişlerdir. Geride kalan memurlar,
zanaatkarlar ve küçük tüccarlar, bölgede yangından sonra
boşalan parsellerde inşa edilen sıra evlere
yerleşmişlerdir.19.yüzyılın sonlarında İstanbul'un
Adalar, Kadıköy, Şişli gibi burjuva semtlerine doğru
yaşanan ilk göç dalgasıyla nüfus yapısında köklü bir
değişim başlamış fakat Fener, 1960'lı yıllara kadar bir
Rum semti olarak kalmıştır. 1960'lı yıllarda Rumlar'ın
kitlesel olarak ülkeden ayrılmasıyla yaşanan ikinci göç
dalgasından sonra semte özellikle Karadeniz Bölgesi'nden
gelen düşük gelirli bir nüfus yerleşmiştir. Bu arada,
sanayileşme nedeniyle semtin karakteristik kıyı özelliği
de bozulmaya başlamıştır.
Fener'in de dahil
olduğu Haliç'in güney kesimi, özellikle 1980 yılından
sonra çok önemli fiziksel değişimlere sahne olmuştur.
1984 ile 1987 yılları arasında, Fener'deki 18.yüzyıldan
kalma son taş binaların büyük bir kısmı ile Balat
İskelesi'nin de bulunduğu Haliç kıyısındaki binalar,
dönemin Belediye Başkanı'nın yönlendirdiği geniş ölçekli
bir program çerçevesinde yıkılmış, bu uygulamadan, kıyı
surlarının dışında sadece bir kaç tarihi yapı
kurtulabilmiştir. Yıkılan binaların yerinde düzenlenen
yeşil alanlar, aradaki yoğun taşıt yolu nedeniyle semt
halkı tarafından kullanılamamakta, semt halkı hala yeşil
alan sıkıntısı çekmektedir.
Balat Balat özellikle İstanbul
Musevileri açısından tarihi önem taşımaktadır.
İstanbul'un fethinden sonra kente getirilen Makedonya
Musevileri ile İspanya'dan göç edenler bu semte
yerleştirilmişlerdir. Balat, burada yaşamış küçük bir
Ermeni cemaatinin varlığıyla birlikte Bizans döneminden
beri hep bir Musevi semti olmuştur.
19. yüzyıla
kadar, Balat'ın dolambaçlı sokakları gemiciler,
denizciler, sokak satıcıları ve hamalların toplanma
mekanıydı. 1894 yılındaki depremin ve semtin yapısını
derinden etkileyen yangınların ardından, semtin nüfus
yapısı da büyük değişikliğe uğramıştır. 19. yüzyılın
ikinci yarısından itibaren semtin en zengin kesimi
buradan ayrılarak bugün de Hahambaşılık'ı ve önemli
sinagogları da içeren Musevi kurumlarının bulunduğu
Galata'ya taşınmıştır. 20. yüzyılda, özellikle İsrail
devletinin kurulmasından sonra Balat nüfusunun yaklaşık
dörtte biri Balat'tan ayrılmıştır. Bu dönemden sonra
Balat'taki Musevi cemaat azınlık durumuna düşmüş,
Karadeniz Bölgesi ve özellikle Kastamonu' dan gelen yeni
göç dalgası semtin çehresini büyük ölçüde
değiştirmiştir. 1960'lı yıllardan sonra semtin Musevi
sakinleri ekonomik durumlarının iyileşmesiyle birlikte
Şişli'ye taşınmışlardır. İş olanakları ve düşük
kiraların semte çektiği işçi nüfusu Balat'ın sosyal
yapısını değiştirmiştir.
|
| |