|
Kurumsal İlişkiler Ofisimiz yeni tanıtım
filmlerine bir yenisini ekledi. Sosyal medyada
geniş ger bulan tanıtım filmlerimiz
üniversitemizi, fakültelerimizi,
akademisyenlerimizi, öğrencilerimizi ve
kampüsümüzdeki sosyal yaşamı tanıtıyordu. Bu
filmlere eklenen en yeni film ise 2003 Sosyoloji
mezunumuz Kuntay Alpman’dan geldi. Kuntay’ın
2004 Ekonomi mezunumuz Kerem Özerdoğan ile
birlikte çektiği bu film mezunlarımızın
üniversite sonra çizdikleri yollara dair oldukça
samimi izler sunuyor.
Kuntay’la
mezunlarımız için bir söyleşi
gerçekleştirdik. |
Merhaba Kuntay, kendini kısaca tanıtır
mısın? Koç’ta ne yaptın, Koç sonrası neler
yaptın? Ben Koç’a girdiğimde İstinye
kampüsündeydik. Okula alışma devremiz İstinye’nin
küçük ve sıcak ortamında geçmişti. Bu süreçte
neredeyse tüm okul birbirini tanıyordu.
Rumelifeneri kampüsüne taşındığımızda, gördük ki,
sayısız boş kulüp odası, aktivite ve parti
alanları canlandırılmayı bekliyor. Koskoca
kampüste pek az öğrenci vardı.
Biz de bu
durumu değerlendirerek birçok öğrenci kulübü
kurduk. Sanat Kulübü benim bir ders için yıl sonu
projem olarak kuruldu. Sonra da hayatımı
yönlendirecek adımları atmamı sağladı. Ders dışı
aktivitelerin gerçekten ne yapmak istediğimi
keşfetmekte önemli rolü oldu.
Bir yandan da
NTV’de Mithat Bereket’in yanında staj yapıyor,
okul zamanı olsa da neredeyse her gün gidiyordum.
Mezun olunca bir süre Mithat Bereket’le çalışmaya
devam ettim. Birkaç sene sonra yapımcılık ve
yönetmenlik yapmaya başladım. 2007’de şirketten
ayrılıp kendi yolumu çizdim. Bugünlerde
mezunlarımızdan Kerem Özerdoğan’la ortak projeler
yapıyoruz. Bu filmi de beraber
hazırladık.
Koçlu olmak senin için
ne ifade ediyor, Koç’un sana katkıları ne
oldu? Aslında hazırladığımız film de
bu soruya cevap vermeye çalışıyor. Çok güzel
arkadaşlıklarla ve hala anlata anlata
bitiremediğimiz anılarla dolu bir öğrencilik
hayatımız oldu. Diğer yandan öğretim üyelerine,
özellikle Fatoş Gökşen’e çok şey borçluyum.
Kariyerimde doğru kararlar verme ve mutlu olacağım
işi seçme konularında ailem kadar önemli
destekleri oldu. Hangi arkadaşıma sorsam bir
hocasının ismini bu şekilde verir. Bu, bir
üniversite için çok önemli bir özellik. Şu an Koç
topluluğuyla hiçbir bağım yok ve üniversitede tam
burslu okumadım. Bunlara rağmen kendimi hala
üniversiteye borçlu hissediyor olmam aslında her
şeyi cevaplıyor.
|
|
Mezunlar filmi çekme
projesi nasıl oluştu? Bir gün beni
Kurumsal İletişim departmanından Ayça Yürük
aradı. Üniversiteyle ilgili bir tanıtım filmi
hazırlamak istediklerini söyledi. Okulun
hâlihazırda konvansiyonel anlamda gayet başarılı
ve ciddi emek harcanarak hazırlanmış bir filmi
var zaten. Farklı bir şeyler arıyorlardı.
Açıkçası brief buydu.
Üniversitenin mezun
olduktan yaklaşık 10 yıl sonra bile hayatımda
nasıl bir iz bıraktığını anlatmanın en güzel yol
olduğunu düşündüm. Güzel binalar, sınırsız
olanaklar, ünlü ve başarılı profesörler bir
öğrenci için tabii ki çok önemli. Ama mezun
olduktan yıllar sonra geriye kalanlar bence daha
değerli.
Okulun akademik başarısı zaten
ortada. Bence vurgulanması gereken bir özelliği
de ders dışı aktivitelere neredeyse hiç sınır
koymayarak öğrencilerin kendilerini tanımasına
yardımcı olması ve öğrencilerin hayallerini
desteklemesi.
Bu yaklaşımı Kurumsal
İletişim Departmanıyla paylaştım. Ahu Parlar,
Ayça Yürük, Beyza İşler ve Göktan İleri’yle
toplantılar yaptık. Birbirimizi çok iyi
anladığımızı ve aynı şekilde düşündüğümüzü
gördük. Bir üniversite için radikal
sayılabilecek bir senaryo ve film tekniği
kullandık. Burada kurumsal iletişim ofisini ve
böyle bir filmi onaylayan tüm makamları da
kutlamak isterim. Çünkü ortaya çıkan iş,
üniversitenin süregelen imajı ve algısı
konusunda ezber bozan cesur bir
adımdı.
| Mezunları
nasıl belirledin, mezunlardan nasıl tepkiler
aldın? Filmi izleyenlerden nasıl tepkiler
geliyor? Koç mezunlarının tekdüze
işlerde çalıştığına dair yanlış bir kanı olduğunu
düşünüyordum. Kendi çevreme baktığımda, tüm
arkadaşlarım bambaşka işler yapıyor. İlk olarak 50
kişiye yakın bir liste çıkardım. Kurumsal İletişim
departmanıyla beraber bu listeyi azaltmak zorunda
kaldık. İlk listemiz Hindistan’a, Arjantin’e kadar
uzanıyor.
Gerçekten tanıdığım, bildiğim
kişiler arasından seçim yaptık. Filmde adı geçen
ve yakın arkadaşım olmayan sadece 1 veya 2 kişi
var. Çoğuyla hala görüştüğüm doğru. Hatta bu
röportajdan sonra filmde gördüğümüz Sinan, Güray
ve Aras’la buluşacağım.
Film samimi
bulundu. Çünkü gerçekten de samimiydi. Bana çok
güzel geri dönüşler oluyor. Benimle ve Kerem’le
konuşanlar çok beğendiklerini söylüyor ama asıl
önemli olan bizi tanımayanların, bilmeyenlerin ya
da üniversite adaylarının ne düşündüğü. Bunu da
yakında hep beraber göreceğiz. Çünkü en kötü
filmin galasının çıkışında bile yönetmenler
sayısız övgü alıyor.
Bundan sonrası için planların
nelerdir? Görsel sanatlar hızla
değişen ve gelişen bir alan. Bu alanda yeniliklere
imza atmak, yenilikçi ve kaliteli işler
çıkarabilmeyi çok isterim.
Belgeselleri ve
belgeselciliği çok seviyorum. Bilgi toplumu ve
hayat boyu öğrenme gibi kavramların önceliğimiz
haline geldiği, insanların öğrenmeye aç olduğu bir
zaman dilimine girmeyi çok isterim. Böylece her
şeyi bırakıp sadece belgesel çekmeye
odaklanabilirim. Ama şimdilik toplumun çoğu
televizyon ve interneti sadece günün stresini
atıp, kafa boşaltmak için bir araç olarak
görüyor.
Mezunlar filmimiz için tıklayın.
Diğer tanıtım
filmlerimiz için tıklayın. |